Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine damga vuran ve Türk anayasa tarihinin miladı sayılan Kanun-i Esasi, 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilmiştir. Bu belge, Osmanlı Devleti'nin ilk yazılı anayasası olarak kabul edilir ve "Temel Kanun" anlamına gelir. 🏛️
19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için "yenileşme ve değişim" yüzyılıydı. Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) ile başlayan reform süreci, meşrutiyet talepleriyle devam etti. Dönemin padişahı II. Abdülhamid, iç ve dış baskılar nedeniyle bir anayasa hazırlanmasını kabul etti. Mithat Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan metin, padişahın onayıyla yürürlüğe girdi.
Kanun-i Esasi, Osmanlı tebaasına ilk kez anayasal düzeyde haklar tanıdı:
Kanun-i Esasi, mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçişin ilk adımıdır. Halkın (seçkinler aracılığıyla da olsa) yönetime katılmasını sağlamış, anayasal düzen fikrini kurumsallaştırmıştır.
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve 1924 Anayasası gibi Cumhuriyet dönemi anayasaları için bir temel ve referans noktası oluşturmuştur.
Uygulamada padişahın yetkilerinin çok geniş olması, meclisin etkinliğini sınırlamıştır. Bu nedenle tam anlamıyla demokratik bir anayasa olmaktan ziyade, "meşruti" bir düzen getirmiştir.
Kanun-i Esasi, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde, devleti modern bir çerçeveye oturtma çabasının en somut ürünüdür. 🏛️ Hem bir ilk adım olması hem de sonraki anayasal metinlere ilham vermesi açısından Türk siyasi tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Ancak, uygulamadaki aksaklıklar ve kesintiler, onun bir "deney" olarak kalmasına neden olmuştur. Yine de, Türkiye'nin anayasal geleneğinin başlangıç noktası olarak, üzerinde düşünülmeye ve öğrenilmeye değer bir belgedir. 📜