Dünya yüzeyinin %71'i sularla, %29'u ise karalarla kaplıdır. Ancak bu dağılımın iklim üzerindeki etkisi, yüzde oranlarından çok daha derin ve karmaşıktır. Bu farklılığın temelinde yatan fiziksel özellik ise özgül ısı kavramıdır.
Özgül ısı, bir maddenin birim kütlesinin sıcaklığını 1°C artırmak için gereken ısı miktarıdır. Matematiksel olarak ifade edersek:
\( Q = m \cdot c \cdot \Delta T \)
Burada:
Kara ve su kütleleri, özgül ısı değerleri açısından belirgin farklılıklar gösterir:
Bu durum, suyun karaya göre ısınmak ve soğumak için çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu anlamına gelir.
Bu sıcaklık farkları, atmosfer basıncında değişikliklere yol açarak rüzgarların oluşumuna neden olur:
Özgül ısı farkının en belirgin etkilerinden biri, muson rüzgarlarının oluşumudur. Yaz musonları nemli hava kütlelerini karaya taşıyarak yoğun yağışlara, kış musonları ise kuru hava kütlelerini denize taşıyarak kurak mevsime neden olur.
Kara ve denizlerin dağılışı ile özgül ısı farklılıkları, Dünya'nın iklim sisteminin temel belirleyicilerindendir. Suyun yüksek özgül ısısı, okyanus akıntıları ve denizel iklimler sayesinde Dünya'nın sıcaklık dengesini korumasına yardımcı olur. Bu fiziksel özellik olmasaydı, gezegenimizdeki yaşam koşulları çok daha sert ve değişken olurdu.
Doğanın bu ince ayarı, iklim değişikliği ve küresel ısınma tartışmalarında okyanusların neden bu kadar kritik bir rol oynadığını da açıklamaktadır.