Bugünkü Türkiye'nin doğu sınırlarının çizildiği en önemli belgelerden biri olan Kars Antlaşması, 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanmıştır. Bu antlaşma, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Sovyet Rusya'nın desteğindeki üç Kafkas cumhuriyeti – Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan – arasında yapılmıştır. Peki, bu antlaşma tam olarak hangi sınırımızı belirledi? Gelin, bu tarihi dönüm noktasını birlikte inceleyelim.
I. Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması (1918) sonrası, Doğu Anadolu'da belirsizlik hüküm sürüyordu. Ermeni ve Gürcü kuvvetleri, Osmanlı'nın çekilmesiyle bölgede hak iddia etmeye başlamıştı. TBMM Hükümeti, doğuda düzeni sağlamak ve Misak-ı Milli sınırlarını gerçekleştirmek amacıyla harekete geçti. Bu süreçte, 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Antlaşması ile Sovyet Rusya ile ilişkiler normalleşmiş, Kars Antlaşması'nın zemini hazırlanmıştı.
Kars Antlaşması, öncelikle Türkiye'nin doğu sınırını kesin olarak çizmiştir. Bu sınır, büyük ölçüde bugünkü Türkiye-Ermenistan, Türkiye-Gürcistan ve Türkiye-Azerbaycan (Nahçıvan özerk bölgesi üzerinden) sınırlarını oluşturur.
Kars Antlaşması, sadece bir sınır çizimi değil, aynı zamanda bölgesel istikrar ve yeni Türk devletinin tanınması açısından da kritik bir adımdı.
Kars Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın doğudaki zaferini ve diplomatik başarısını taçlandıran bir belgedir. Bugünkü Türkiye'nin doğu sınırlarının (Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile olan sınırların) hukuki temelini oluşturur. Sadece bir hat çizgisi değil, bölgede barış ve istikrar arayışının, yeni kurulan bir devletin varlığının kabul edilişinin ve komşularıyla eşit şartlarda ilişki kurma iradesinin somut bir ifadesidir. Tarih kitaplarında hak ettiği yeri alan bu antlaşma, ülkemizin tapu senetlerinden biridir.