Ülkemizin en değerli doğal hazinelerinden biri olan Kaz Dağları, sadece muhteşem manzaralarıyla değil, "oksijen deposu" olarak anılmasını sağlayan zengin florası ve temiz havasıyla da adından söz ettiriyor. Efsanelerin, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği bu bölge, giderek artan şehir yaşamının stresinden uzaklaşmak isteyenler için bir kaçış noktası. Peki, tam olarak Kaz Dağları nerede ve neden bu kadar özel? Gelin birlikte keşfedelim.
Kaz Dağları, Ege Bölgesi'nde, genel olarak Çanakkale ve Balıkesir illeri sınırları içerisinde yer alan bir dağ silsilesidir. Antik dönemdeki adı İda Dağı olan bu bölge, mitolojide önemli bir yere sahiptir. Biga Yarımadası'nın en yüksek noktası olan Kaz Dağı, 1774 metre yüksekliğiyle bölgeye hakim bir konumdadır. Edremit Körfezi'ne bakan yamaçları, zeytin ağaçlarıyla kaplıyken, yüksek kesimlerde ise dünyanın en kaliteli oksijenine sahip olduğu iddia edilen kozalaklı ormanlar bulunur.
Kaz Dağları'nın bu ünvanı almasının bilimsel ve doğal nedenleri var:
Kaz Dağları sadece nefes almak için değil, keşfetmek için de ideal bir bölgedir.
Kaz Dağları, ne yazık ki madencilik faaliyetleri ve kontrolsüz yapılaşma tehdidi altındadır. Bu eşsiz ekosistemin ve "oksijen deposu" vasfının korunabilmesi için bölgedeki sürdürülebilir turizm anlayışı, çevre bilinci ve aktif koruma çalışmaları hayati önem taşımaktadır. Ziyaretçilerin doğaya saygılı davranması, çöp bırakmaması ve yangın riskine karşı son derece dikkatli olması gerekmektedir.
Kaz Dağları, Çanakkale ve Balıkesir sınırlarında yükselen, mitolojiden günümüze uzanan bir doğa harikasıdır. Sadece coğrafi bir konum değil, adeta bir "yaşam kaynağı" olan bu bölge, sunduğu temiz hava, huzur ve görsel şölenle herkesin hayatında en az bir kez görmesi gereken bir yerdir. Onu korumak ve gelecek nesillere aktarmak ise hepimizin ortak sorumluluğudur.