20 Temmuz 1974, Türk tarihinin en kritik dönüm noktalarından biridir. Kıbrıs Barış Harekatı, sadece askeri bir müdahale değil, aynı zamanda adadaki Türk halkının varlığını ve güvenliğini garanti altına alan bir kurtuluş hamlesi olarak hafızalara kazınmıştır. Bu harekat, tarihi bir gereklilikten doğmuş ve unutulmaz bir parolayla başlamıştır: "Ayşe Tatile Çıksın".
Kıbrıs'ta 1960'ta kurulan ortaklık cumhuriyeti, Rum tarafının anayasayı ihlal ederek Türklere yönelik şiddet ve baskıyı artırmasıyla sarsıldı. 1974'e gelindiğinde, Yunanistan'daki cunta yönetiminin desteğiyle EOKA-B örgütü, adayı Yunanistan'a bağlamak (Enosis) amacıyla 15 Temmuz 1974'te Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirdi. Bu darbe, adayı tamamen Yunan hegemonyasına sokma tehlikesi yarattı ve Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması'ndan doğan müdahale hakkını kullanmak zorunda kaldı.
Bu şifreli mesaj, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekât emrini gizlilik içinde almasını sağlayan tarihi bir paroladır. Durumun aciliyetini ve kesinliğini vurgulamak için seçilmiştir.
Parola, 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06:00'da tüm birliklere iletilmiş ve aynı gün sabah 06:20'de Türk ordusu adaya çıkarma yapmaya başlamıştır. Bu an, Kıbrıs Türk halkı için yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Cenevre görüşmelerinin sonuçsuz kalması ve Rum tarafının uzlaşmaz tutumu üzerine, Türkiye adanın %37'sini kontrol eden ikinci harekatı başlattı. Bu hamle, bugünkü sınırların ve fiili durumun oluşmasını sağladı.
Kıbrıs Barış Harekatı, stratejik bir askeri operasyon olmanın ötesinde, insani ve siyasi bir zorunluluktu. "Ayşe Tatile Çıksın" parolası, bu tarihi kararın sembolü haline gelmiş ve Türk milletinin kolektif hafızasında yerini almıştır. Harekat, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde özgürce yaşayan Türk halkının varlığının en temel dayanağıdır ve Türkiye'nin garantörlük hakkının hayati bir tezahürüdür.