İstanbul denilince akla gelen en ikonik yapılardan biri olan Kız Kulesi, şehrin Asya ve Avrupa yakalarını birleştiren Boğaz'ın tam ortasında, Üsküdar Salacak sahilinin açıklarında küçük bir adacık üzerinde yükselir. Coğrafi olarak Asya yakasına daha yakın konumlanmış olsa da, panoramik İstanbul manzarasıyla iki kıtayı da gözler önüne seren eşsiz bir noktadır.
Ulaşım, Salacak ve Kabataş'tan kalkan özel teknelerle sağlanır. Tarih boyunca gümrük kontrol noktası, savunma kulesi, sürgün yeri, karantina hastanesi ve deniz feneri olarak kullanılan bu yapı, günümüzde restoran ve müze-işlevi gören popüler bir turistik merkezdir.
Kulenin geçmişi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır. İlk olarak Atinalı komutan Alkibiades tarafından Boğaz'dan geçen gemileri kontrol etmek için inşa ettirilen küçük bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı Dönemi'nde ise, II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) tarafından taştan bir kule olarak yeniden inşa edilmiş, çeşitli dönemlerde restorasyonlar görmüştür.
Kız Kulesi'ni bu kadar gizemli ve çekici kılan, onu saran birbirinden dokunaklı efsanelerdir. En bilinen ve en hüzünlü olanı şöyledir:
Bir zamanlar bir padişah, çok sevdiği tek kızı için bir kahin tarafından uyarılır. Kahin, prensesin on sekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceğini söyler. Padişah, kaderden kaçılamayacağını bilse de, kızını korumak için denizin ortasındaki bu kuleyi onun yaşayacağı bir kaleye dönüştürür.
Prenses on sekiz yaşına basana dek kulede güvende yaşar. Doğum gününde, padişah sevincinden kızına bir armağan sepeti gönderir. Sepetin içine gizlenmiş bir yılan (bazı anlatılarda sepetteki meyvelerin arasından çıkar), prensesi sokar ve kehanet gerçekleşir. Padişah, kızını yılandan korumak için inşa ettirdiği bu kulede, onu kaderine terk etmiş olur.
Kız Kulesi, sadece bir taş yapı değil; İstanbul'un tarihine, kültürüne ve kolektif hayal gücüne kazınmış bir semboldür. Hem gerçek tarihi hem de onu saran efsaneleriyle, ziyaretçilerine hem görsel bir şölen hem de duygusal bir yolculuk vaat eder. İster gün batımında karşısında bir çay içerek, ister içindeki restoranda yemek yiyerek deneyimleyin, bu kule size İstanbul'un binlerce yıllık ruhunu hissettirecektir.
🎯 Ziyaret İpucu: Kuleyi dışarıdan fotoğraflamak için en güzel manzara, Üsküdar Salacak sahilinden veya Haliç'te tekne turu yaparken elde edilir. Restoran için ise önceden rezervasyon yaptırmak şarttır!