Kohlberg ahlak gelişimi kuramı, Lawrence Kohlberg tarafından geliştirilen ve bireylerin ahlaki muhakeme yeteneklerinin nasıl aşamalı olarak olgunlaştığını açıklayan bir teoridir. Jean Piaget'in çalışmaları üzerine inşa edilen bu kuram, insanların doğru ile yanlışı nasıl ayırt ettiğini anlamaya odaklanır. Kohlberg, ahlaki gelişimi yaşam boyu süren bir süreç olarak görür ve bu süreci üç ana düzeyde inceler: Gelenek Öncesi, Geleneksel ve Gelenek Sonrası. Her bir düzey, bireyin toplumsal kuralları ve ahlakı yorumlama biçimindeki niteliksel bir sıçramayı temsil eder. Bu model, bir kişinin ahlaki kararlarının ardındaki mantığın, alınan kararın kendisinden daha önemli olduğunu vurgular.
Gelenek Öncesi düzey, genellikle çocukluk dönemine denk gelen, bireyin davranışlarının sonuçlarına (ceza veya ödül) odaklandığı ilk aşamadır. Geleneksel düzeyde ise birey, ailesinin, grubunun veya toplumun beklentilerini ve kurallarını içselleştirerek onay almayı ve sosyal düzeni korumayı hedefler. En üst düzey olan Gelenek Sonrası düzeyde ise birey, evrensel ahlak ilkelerini benimser ve toplumsal kuralları eleştirel bir gözle değerlendirir. Bu aşamada kişi, yasaların bile üzerinde gördüğü adalet, eşitlik ve insan hakları gibi soyut ilkelere dayanarak hareket eder. Kohlberg'in bu hiyerarşik modeli, eğitim ve psikoloji alanlarında etik gelişimi anlamak için temel bir çerçeve sunmaktadır.
Lawrence Kohlberg, insanların ahlaki muhakeme (doğru ile yanlışı ayırt etme) yeteneğinin yaşam boyu geliştiğini öne sürmüştür. Ona göre ahlak gelişimi, üç ana düzey ve bu düzeylerin içinde yer alan ikişer evreden oluşur. Bu evreler bir merdiven gibi sıralıdır ve her birey bu sırayı takip eder.
Bu düzey genellikle çocukluk dönemine denk gelir. Birey, kültürün iyi ve kötü standartlarını henüz içselleştirmemiştir. Kararlar, otorite figürlerinin (ebeveynler, öğretmenler) fiziksel ve somut sonuçlarına göre verilir.
Örnek: "Ödevini yapmazsan ceza alırsın, bu yüzden yapmalısın."
Örnek: "Eğer sen bana oyuncağını verirsen, ben de sana kalemimi veririm."
Bu düzey genellikle ergenlik ve yetişkinliğin başlarında görülür. Birey, ailesinin, grubunun veya ulusunun beklentilerini ve kurallarını önemser. Sadakat ve sosyal düzeni sürdürmek esastır.
Örnek: "Arkadaşım üzgün, onu teselli etmeliyim çünkü bu doğru olan davranıştır."
Örnek: "Kırmızı ışıkta durmalıyız çünkü kurallar toplum güvenliği için konmuştur ve herkesin uyması gerekir."
Bu düzeye ulaşan bireyler, ahlakı kendi seçtikleri soyut ilkeler temelinde tanımlar. Bu ilkeler, herhangi bir yasa veya sosyal anlaşmanın ötesine geçebilir. Toplumun kuralları eleştirel bir şekilde değerlendirilir.
Örnek: "Bu yasa adil değil, insanların çoğunluğuna zarar veriyor, bu nedenle değiştirilmelidir."
Örnek: "İnsan onuru her şeyden üstündür. Bu nedenle, bir insanın hayatını kurtarmak için bile olsa, bir başkasının temel haklarını çiğnemek yanlıştır." (Mahatma Gandhi veya Martin Luther King Jr. gibi figürlerin sivil itaatsizlik eylemleri bu evreye örnek gösterilebilir.)