İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, sözlü gelenekle nesilden nesile aktarılan zengin bir kültür hazinesidir. Bu dönemin en önemli şiir türlerinden biri ise “Koşuk”tur. Gelin, atalarımızın düğünlerde, şölenlerde ve av törenlerinde söylediği bu coşkulu şiirleri yakından tanıyalım.
Koşuk, İslamiyet öncesi Türklerin “sığır” (av törenleri), “şölen” (ziyafetler) ve “yuğ” (yas törenleri) gibi toplumsal etkinliklerinde kopuz eşliğinde söyledikleri, genellikle aşk, doğa, kahramanlık ve yiğitlik temalarını işleyen lirik şiirlerdir. Hece ölçüsü (çoğunlukla 7’li, 8’li, 11’li) ve dörtlük nazım birimiyle söylenir. Kafiye yapısı genelde aaab/cccb/dddb veya aaba şeklindedir.
İslamiyet öncesi sözlü edebiyatı anlamak için bu üç türü birbirinden ayırmak gerekir:
Anonim bir koşuktan dörtlük:
“Erdi bahar kaldı kara yerler
Açıldı güller büyüdü çimenler
Yeşillendi yaylaların yurtları
Bülbül öter oldu şakıyarak”
Koşuk, İslamiyet öncesi Türk toplumunun coşkusunu, yaşam sevincini, doğayla ve atlı göçebe kültürüyle olan bağını yansıtan temel bir şiir türüdür. Sadece edebi bir metin değil, aynı zamanda o dönemin sosyal hayatına, inançlarına ve estetik anlayışına açılan bir penceredir. Türk şiir geleneğinin köklerini anlamak isteyen herkes için koşuklar, ilk duraklardan biridir.