Kültürel miras, bir toplumun geçmişten bugüne taşıdığı, onu benzersiz kılan ve gelecek nesillere aktardığı maddi ve manevi değerler bütünüdür. Bu kavram, yalnızca antik kalıntılar veya müzelerde sergilenen eserlerden ibaret değildir; aynı zamanda yaşayan bir organizma gibi toplumla birlikte nefes alır ve evrilir.
Fiziksel olarak dokunabildiğimiz, gözle gözlemleyebildiğimiz varlıkları kapsar. Bunlar:
Toplumun duygularını, düşüncelerini ve kimliğini yansıtan soyut değerlerdir. UNESCO tarafından da koruma altına alınan bu miras türü şunları içerir:
Ne yazık ki bu paha biçilmez hazine, doğal afetler, savaşlar, plansız kentleşme, iklim değişikliği ve en önemlisi bilinçsizlik nedeniyle her geçen gün tehdit altında. Tarihi bir yapının yıkılması veya kaybolan bir dil, yalnızca bir binanın veya bir kelimenin kaybı değil, insanlık hafızasının bir parçasının da silinmesi anlamına gelir.
Kültürel miras, yalnızca devletlerin veya uzmanların değil, hepimizin ortak sorumluluğudur. Onu korumak için tarihi eserlere saygı göstermek, yerel festivallere katılmak, geleneksel el sanatlarını öğrenmeye çalışmak veya en basiti, çocuklarımıza dedelerimizin masallarını anlatmak bile değerli birer adımdır. Unutmayalım ki, geçmişini koruyamayan toplumlar, geleceğe sağlam bir temelden yürüyemezler.