Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda bir kimlik, yalnızlık ve toplumla çatışma romanıdır. Raif Efendi'nin iç dünyasına yapılan bu derin yolculuk, "aşk" kavramını alışılagelmiş kalıpların çok ötesine taşır. İşte bu eşsiz eserde aşk temasının katmanları:
Raif Efendi için Maria Puder (Kürk Mantolu Madonna), sıradan, silik ve içe kapanık hayatının tam zıttıdır. Onun varlığı, Raif'in içinde bastırdığı tüm duyguları, sanata ve hayata dair özlemlerini dışa vurmasının yolunu açar. Maria, Raif'in "kendisi olabilme cesareti" bulduğu bir aynadır. Bu aşk, fiziksel bir çekimden öte, ruhsal bir tanınma ve tamamlanma hissidir.
Aşk, bu romanda toplumsal gerçeklerle amansız bir çarpışma içindedir. Raif'in ailesi, sorumlulukları ve dönemin muhafazakar yapısı, bu saf ve tutkulu ilişkinin önündeki en büyük engellerdir. Roman, bireyin içsel dünyası ile dış dünyanın katı kuralları arasındaki uçurumu gözler önüne serer. İlişkinin trajik sonu, bu çatışmanın kaçınılmaz sonucu gibidir.
Aşkın en dokunaklı yanı, Raif'in onu bir anı olarak yaşatmasıdır. Maria'yla geçirdiği kısa süre, hayatının geri kalanını tanımlayan, donmuş bir an haline gelir. Defter, bu aşkı somutlaştıran ve onu ölümsüzleştiren bir mezardır aynı zamanda. Raif, gerçek hayatta yaşayamadığı bu aşkı, zihninde ve yazdıklarında sürekli tekrar yaşar.
Kürk Mantolu Madonna'da aşk, rahatlatıcı veya mutluluk verici değil; yıkıcı, sarsıcı ve dönüştürücü bir güçtür. Raif, Maria'yı tanıdıktan sonra bir daha asla eski "sıradan" insan olamaz. Bu aşk, onu daha derin, daha kırılgan ve hayata karşı daha duyarlı, ancak bir o kadar da yalnız bırakır. Aşk, bir varoluş krizi yaratır.
Belki de romanda aşkın en güçlü ifadesi, kaybetme korkusu ve kaybettikten sonra duyulan özlemdir. Raif'in hayatı, Maria'nın yokluğunda anlam kazanır. Bu, aşkın nesnesinden çok, aşkın kendisine duyulan bir bağlılığa dönüşür. Seven kişi, sevgilisini kaybettiğinde, aslında "aşık olma halini" ve o sayede keşfettiği "kendi benliğini" kaybetmiş olur.
Kürk Mantolu Madonna'daki aşk teması, bize aşkın sadece mutluluk değil, acı, özlem, keşif ve yıkım da olduğunu hatırlatır. Raif ve Maria'nın hikâyesi, her okuyucunun kendi iç dünyasındaki "Kürk Mantolu Madonna"yı, yani bastırdığı tutkuları ve özlemleri aramasına neden olur. Bu roman, aşkı bir varoluş meselesi olarak ele alışıyla, edebiyatımızda benzersiz bir yere sahiptir.