23 Şubat - 12 Mart 1921 tarihleri arasında toplanan Londra Konferansı, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en kritik diplomatik dönemeçlerinden biridir. Konferans, İtilaf Devletleri tarafından hem İstanbul Hükümeti'ni hem de Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti'ni davet etmesiyle benzersiz bir durum yaratmıştır. Peki, henüz uluslararası alanda tam tanınmamış TBMM, bu konferansa neden katılma kararı aldı?
TBMM, 23 Nisan 1920'de kurulmuştu ancak İtilaf Devletleri tarafından resmen tanınmıyordu. Konferans, Ankara Hükümeti'ni muhatap kabul eden ilk uluslararası platformdu. Katılım, "Türk milletinin tek temsilcisinin TBMM olduğu" gerçeğini dünyaya göstermek için altın bir fırsattı.
İtilaf Devletleri, hem İstanbul'u hem de Ankara'yı davet ederek bir ikilik yaratma ve Türk tarafını bölme amacı güdüyordu. TBMM, bu tuzağa düşmemek ve "Türk milletinin tek sözcüsü" olduğunu vurgulamak için konferansa katıldı. Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, bu mesajı net bir şekilde iletti.
TBMM, savaşmak zorunda kalsa da asıl amacının barış içinde yaşamak olduğunu göstermek istedi. Konferans, Misak-ı Milli sınırlarını ve Türk milletinin haklı taleplerini diplomatik yollarla dünya kamuoyuna anlatmak için bir megafon işlevi gördü.
I. İnönü Muharebesi (6-10 Ocak 1921) yeni zaferle sonuçlanmıştı, ancak ordu henüz kesin bir taarruz için yeterli değildi. Konferans süreci, düzenli orduyu güçlendirmek için kritik bir zaman dilimi kazandırdı. Diplomasi masasında geçen her gün, cephedeki hazırlıklar için değerliydi.
TBMM, çağrılmadığı takdirde konferans kararlarını tanımayacağını açıkça belirtti. Katılarak, gelecekte imzalanacak bir antlaşmada söz sahibi olma hakkını da elde etmiş oldu. Bu, tam bağımsızlık yolunda vazgeçilmez bir diplomatik adımdı.
Londra Konferansı, TBMM'nin diplomasi ile mücadeleyi birleştiren ustaca stratejisinin bir ürünüdür. Katılım, askeri zaferlerin diplomatik alana taşınması, meşruiyetin tescillenmesi ve zamanın doğru kullanılması açısından büyük bir başarıydı. Bu hamle, Kurtuluş Savaşı'nın sadece bir meydan savaşı değil, aynı zamanda bir diplomasi ve siyaset zaferi olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Konferans, nihai zafere giden yolda TBMM'nin uluslararası arenada kazandığı ilk büyük siyasi zafer olarak tarihteki yerini almıştır.