Dünyanın en yenilikçi otomobil markalarından biri olan Mazda'nın arkasında, beklenmedik bir şekilde antik bir tanrı yatar. Markanın ismi, Japon mühendisliği ve tasarımıyla özdeşleşmiş olsa da, kökenleri çok daha eskiye, kadim Mezopotamya inançlarına kadar uzanır. İşte, Ahura Mazda'dan günümüzün yollara hükmeden otomobillerine uzanan büyüleyici hikaye.
Mazda ismi, Zerdüştlük dininin en yüce tanrısı olan Ahura Mazda'dan gelmektedir. Antik İran'da (Pers İmparatorluğu) tapınılan bu tanrı, kelime anlamı olarak "Bilge Efendi" veya "Işık ve Bilgelik Lordu" demektir. Ahura Mazda, iyiliği, bilgeliği, yaratıcılığı ve aydınlanmayı temsil eder. Zerdüştlük inancında, karanlık ve kaosun temsilcisi Angra Mainyu ile sürekli bir mücadele içindedir.
Markanın kurucusu Jujiro Matsuda, 1920 yılında şirketi kurduğunda aslında "Toyo Cork Kogyo" adını vermişti. Şirket önce mantar ürünleri, ardından makine üretimi yapıyordu. 1931'de ilk motorlu taşıtları olan "Mazda Go" tipi üç tekerlekli kamyonu piyasaya sürdüklerinde, hem kurucunun soyadına (Matsuda) hem de bilgelik tanrısı Ahura Mazda'ya atıfta bulunan "Mazda" ismini kullanmaya başladılar.
Marka, bu ismi seçerken iki önemli sembolik anlamı hedefliyordu:
Mazda, ismini aldığı bilgelik felsefesini, otomobil üretimine de taşımıştır. Markanın ünlü "Jinba Ittai" (At ve Süvarisinin Tek Vücut Olması) felsefesi, sürücü ile araç arasında kurulması gereken mükemmel uyumu ve sezgisel bağı anlatır. Bu, modern mühendisliğin antik bilgelikle buluşmasının somut bir ifadesidir.
Mazda, sıradan bir ulaşım aracından çok daha fazlasını temsil eder. İsmini, bilgeliğin, ışığın ve yaratıcılığın tanrısından alan marka, bu kadim değerleri modern dünyaya sürüş keyfi, zarif tasarım ve teknolojik yenilik olarak taşımaktadır. Bir sonraki yolda gördüğünüz bir Mazda'nın, aslında tekerlekler üzerinde ilerleyen bir antik bilgelik ve mühendislik tutkusu olduğunu hatırlayın.