Anadolu'nun güneybatı kıyılarında, Ege'nin mavi sularına bakan topraklarda kurulan Menteşeoğulları Beyliği, Türk denizciliğinin ve beylikler döneminin en önemli aktörlerinden biriydi. Peki bu beyliğin kalbi tam olarak nerede atmaya başladı? Gelin, Muğla'nın tarihini şekillendiren bu beyliğin kuruluş hikâyesine birlikte bakalım.
Menteşeoğulları Beyliği, 13. yüzyılın son çeyreğinde (yaklaşık 1260-1280 yılları arasında) bugünkü Muğla ilinin Milas ilçesi ve çevresinde kurulmuştur. Kuruluş, Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflamaya başladığı ve Moğol İlhanlı baskısının arttığı bir döneme denk gelir.
Beyliğin adı, kurucusu kabul edilen Menteş Bey'den gelmektedir. İlk fetihler, Karya bölgesi olarak bilinen bu coğrafyada gerçekleşmiş ve beyliğin merkezi olarak önce Milas daha sonra da Beçin Kalesi kullanılmıştır. Stratejik bir tepe üzerinde yer alan Beçin Kalesi, hem savunma hem de yönetim açısından beyliğin kalbi haline gelmiştir.
Beylik sadece Milas'tan ibaret değildi. Kısa sürede genişleyerek bugünkü:
Menteşeoğulları'nın bu bölgeyi merkez edinmesinin birkaç önemli stratejik nedeni vardı:
Dağlık ve engebeli arazi, savunmayı kolaylaştırıyordu. Beçin Kalesi gibi doğal bir tepe, gözetleme ve savunma için idealdi.
Ege kıyılarına hakim olmak, deniz ticaret yollarına erişim anlamına geliyordu. Bu, beyliğe büyük bir ekonomik güç kazandırdı.
Bölge, antik dönemden beri (Karya Uygarlığı) önemli bir yerleşim merkeziydi. Mevcut şehir altyapısı ve tarım arazileri yönetimi kolaylaştırıyordu.
Menteşeoğulları, 1424 yılında Osmanlı Devleti'ne tamamen katılarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Ancak bölgede bıraktıkları izler hala canlıdır:
Sonuç olarak, Menteşeoğulları Beyliği, Türk tarihinin Ege ile buluştuğu, denizle tanıştığı önemli bir merkez olan Muğla/Milas topraklarında filizlenmiş ve buradan tüm Güneybatı Anadolu'ya yayılmış köklü bir beyliktir. Gezginler bugün Milas'ta Beçin Kalesi'ni ziyaret ederek, bu denizci beyliğin ruhunu hissedebilirler.