Merhamet, bir insanın başka bir canlının acısını, sıkıntısını veya ihtiyacını anlayıp, onu hafifletmek için içten gelen bir istek duyması ve bu isteği eyleme dökmesidir. Sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir davranış biçimi ve etik bir duruştur. Tarih boyunca tüm büyük dinlerin, felsefi akımların ve ahlak sistemlerinin merkezinde yer almıştır.
Günümüzün hızla akan, rekabetçi ve bireyci dünyasında merhamet, bir "zayıflık" gibi görülebilir. Oysa araştırmalar, merhametin hem bireysel psikolojik sağlık hem de toplumsal uyum için vazgeçilmez bir güç olduğunu gösteriyor. Merhamet, insanı insan yapan temel özelliklerden biridir.
Gerçek bir merhamet eylemi birkaç aşamadan oluşur:
Merhamet, doğuştan gelen bir yetenek olmakla birlikte, kas gibi çalıştıkça geliştirilebilen bir beceridir.
Başkalarına merhamet gösterebilmek için önce kendimize şefkatle yaklaşmayı öğrenmeliyiz. Kendi hatalarımıza, eksikliklerimize karşı anlayışlı ve yargılayıcı olmayan bir tutum geliştirmek, merhamet yolculuğunun ilk adımıdır.
Karşınızdaki kişiyi yargılamadan, sadece onu anlamak için dinleyin. "Senin yerinde olsam ne hissederdim?" sorusunu kendinize sık sık sorun.
Merhametin önündeki en büyük engellerden biri önyargılardır. Farklı görüşten, kültürden veya yaşam tarzından insanlara karşı otomatik düşüncelerinizi gözlemleyin.
Merhamet konusunda toplumda bazı yanlış anlaşılmalar vardır:
Merhamet, dünyayı değiştirebilecek en güçlü ve erişilebilir araçlardan biridir. Büyük kahramanlıklar veya fedakarlıklar gerektirmez. Günlük hayatın içindeki küçük, samimi dokunuşlarla başlar. Bir çocuğa, bir yaşlıya, bir hayvana, hatta kendimize gösterdiğimiz her şefkat, etkisi dalga dalga yayılan bir iyilik halkası yaratır.
Unutmayın, merhamet yalnızca alanı değil, aynı zamanda vereni de iyileştiren bir erdemdir. Bugün, hemen şimdi, küçük bir merhamet eylemiyle başlayabilirsiniz. Çünkü daha iyi bir dünya, daha merhametli insanlarla inşa edilir.
"Merhamet, her şeyi örter, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır." - 1. Korintliler 13:7