Doğunun ve batının, Müslümanlığın ve insanlığın ortak değeri; şiirleri, öğretileri ve kurduğu sevgi diliyle yüzyılları aşan bir bilge: Mevlana Celaleddin Rumi. Onun hayatı, bir insanın içsel dönüşümünün ve evrensel bir mesaja dönüşmesinin destansı hikayesidir. Bu yazıda, Rumi'nin yaşam yolculuğuna, felsefesinin temellerine ve günümüze bıraktığı mirasa birlikte göz atacağız.
Mevlana, 30 Eylül 1207'de, bugünkü Afganistan sınırları içinde yer alan Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. "Mevlana" (Efendimiz) ve "Rumi" (Anadolulu) isimleriyle tanınmıştır. Babası, alim ve mutasavvıf Bahaeddin Veled ("Sultanü'l-Ulema"), Moğol istilalarının yaklaşan tehlikesi nedeniyle ailesiyle birlikte Anadolu'ya göç etti. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın davetiyle 1228 yılında Konya'ya yerleştiler. Bu şehir, Mevlana'nın fikirlerinin filizleneceği ve tüm dünyaya yayılacağı bereketli toprak olacaktı.
Mevlana, Konya'da bir medrese hocası olarak saygın bir hayat sürüyordu. Ancak 1244 yılında, gezgin bir derviş olan Şems-i Tebrizi ile karşılaşması, onun hayatında bir devrim yarattı. Şems, Mevlana'yı kitabi bilginin ötesine, aşkın ve vecdin derin sularına çağırdı. Aralarında gelişen derin manevi bağ, Mevlana'yı tamamen dönüştürdü. Bu ilişki, çevresindekiler tarafından kıskanıldı ve Şems bir süre sonra gizemli bir şekilde ortadan kayboldu (muhtemelen öldürüldü). Bu kayıp, Mevlana'yı derin bir ıstıraba sürüklese de, onun sanatının ve arayışının en güçlü ilham kaynağı oldu. İçindeki yangını şiire, semaya ve evrensel bir sevgi çağrısına dönüştürdü.
Mevlana'nın öğretileri ve duyguları, Farsça kaleme aldığı muazzam eserlerde ölümsüzleşti:
Mevlana'nın felsefesinin kalbinde sevgi, hoşgörü ve birlik yatar. Ona göre tüm varlıklar, kaynağı ilahi olan bir aşkla birbirine bağlıdır. İnsanın amacı, benliğinden sıyrılıp (fenafillah) hakikate ulaşmaktır. Meşhur semâ ayini, bu manevi yolculuğun bir sembolüdür; kâinatın dönüşünü ve Allah'a doğru yükselişi temsil eder.
Şu sözler onun evrensel mesajını özetler:
Mevlana, 17 Aralık 1273'te Konya'da vefat etti. Ölüm gününü "düğün gecesi" (Şeb-i Arus) olarak nitelendirmişti, çünkü ona göre ölüm, sevgiliye (Allah'a) kavuşmaktı. Türbesi, Konya'da müze olarak hizmet veren Mevlana Müzesi'ndedir ve her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilir.
Günümüzde Mevlana, sınırları ve dinleri aşan bir figürdür. Eserleri dünyada en çok okunan şairler arasına girmiştir. New York'tan Tokyo'ya, insanlar onun şiirlerinde huzur, anlam ve evrensel bir kardeşlik mesajı bulur. UNESCO, 2007 yılını "Mevlana Yılı" ilan ederek onun barış ve diyalog çağrısını tüm dünyaya hatırlatmıştır.
Mevlana Celaleddin Rumi, yalnızca 13. yüzyıl Anadolu'sunun değil, tüm insanlığın manevi bir rehberidir. Öfkeyi sevgiyle, ayrılığı birlikle, cehaleti bilgelikle dönüştürmenin timsalidir. Onun hayatı ve sözleri, hızla dönen dünyamızda iç huzuru, diğergamlığı ve gerçek anlamda "insan olmayı" hatırlatan kadim bir ışık olarak parlamaya devam ediyor.