Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları, sadece siyasi ve ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve eğitim alanında da köklü dönüşümlere sahne oldu. Bu dönüşümün en önemli ayaklarından biri, Millet Mektepleri oldu. 1928’de Harf Devrimi’nin hemen ardından hayata geçirilen bu okullar, yeni Türk alfabesini halka öğretmek ve okuryazarlık oranını hızla artırmak amacıyla başlatılan büyük bir seferberlikti.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan mirasın en can sıkıcı yanlarından biri, son derece düşük okuryazarlık oranıydı. Arap harfleriyle yazılan Osmanlı Türkçesi, öğrenilmesi zor bir dildi ve halkın büyük çoğunluğu okuma-yazma bilmiyordu. 1 Kasım 1928’de kabul edilen Yeni Türk Harfleri Kanunu ile Latin esaslı, modern Türk alfabesine geçilmesi, büyük bir fırsat yarattı. Ancak bu yeni alfabeyi tüm halka öğretmek dev bir görevdi. İşte Millet Mektepleri, bu görevi üstlenmek için kuruldu.
24 Kasım 1928’de yayımlanan Millet Mektepleri Talimatnamesi ile resmiyet kazanan bu okullar, geleneksel eğitim kurumlarından oldukça farklı bir modelle çalıştı.
Eğitim iki aşamalıydı:
Dersler genellikle akşamları veya boş zamanlarda yapılır, günlük işlerini aksatmadan halkın eğitim alması sağlanırdı.
Bu büyük seferberlik, kısa sürede çarpıcı sonuçlar verdi:
Millet Mektepleri, 1936’dan itibaren etkinliğini yitirmeye başladı. Temel okuma-yazma ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış, ancak okuryazarlık oranı istenen seviyeye tam ulaşmamıştı. Bu ihtiyacı karşılamak için 1937’de Gece Kursları, daha sonra da Halk Dershaneleri kuruldu. Nihayetinde, 1960’lardan itibaren yaygın eğitimin temel taşı Halk Eğitim Merkezleri’ne dönüşerek, Millet Mektepleri’nin mirasını günümüze taşıdı.
Millet Mektepleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin “çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma” hedefinin somut bir eğitim hamlesiydi. Sadece bir okuryazarlık kampanyası değil, aynı zamanda toplumsal bir hareketti. Devlet ve milletin el ele verdiği bu proje, modern Türkiye’nin kültürel altyapısının inşasında kritik bir rol oynadı. Bugünün yaygın eğitim kurumlarının temelini atan bu seferberlik, eğitimin bir ayrıcalık değil, herkes için bir hak olduğu fikrini topluma aşılaması açısından tarihi bir öneme sahiptir.
Millet Mektepleri, Türk eğitim tarihinde, bir milletin kendi geleceğini aydınlatmak için gösterdiği kolektif çabanın unutulmaz bir örneği olarak anılmaya devam ediyor.