Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nı resmen sona erdiren ve tarihi bir dönüm noktası olan antlaşmadır. Bu belge, sadece bir ateşkes değil, aynı zamanda Türk topraklarının işgalinin ve Milli Mücadele'nin başlangıcının hukuki dayanağı olmuştur.
Antlaşma, 30 Ekim 1918 tarihinde, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli bulunan HMS Agamemnon adlı İngiliz savaş gemisinde imzalanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) Bey, İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya) adına ise İngiliz Amiral Sir Somerset Arthur Gough-Calthorpe tarafından imzalanmıştır.
I. Dünya Savaşı'nda İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı) safında savaşan Osmanlı İmparatorluğu, savaşın son yıllarında ağır yenilgiler almış ve kaynakları tükenmişti. Bulgaristan'ın savaştan çekilmesiyle İstanbul yolu açılan İtilaf Devletleri karşısında, Osmanlı yönetimi ateşkes istemek zorunda kaldı.
Toplam 25 maddeden oluşan antlaşmanın, Osmanlı egemenliğini fiilen sona erdiren başlıca maddeleri şunlardır:
Mondros Ateşkesi, fiilen bir teslimiyet belgesiydi. Hemen sonrasında, antlaşmanın 7. maddesine dayanılarak başlayan işgaller, vatanın bölünmez bütünlüğüne inanan Türk milletinde büyük bir tepki ve direniş ruhu uyandırdı.
İşgaller, Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışı ile başlayan ve TBMM'nin açılışı, düzenli ordu kurulması ve nihayetinde Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması ile son bulan Milli Mücadele'nin temel tetikleyicisi oldu. Bu süreç, Mondros'ta fiilen sona erdirilmek istenen Türk egemenliğinin, Lozan Antlaşması ile hukuken ve siyaseten tüm dünyaca tanınmasıyla noktalandı.
Mondros Ateşkes Antlaşması, 30 Ekim 1918 tarihi itibarıyla Osmanlı Devleti'nin sonunu hazırlayan, ancak aynı zamanda Türk ulusunun bağımsızlık iradesini ateşleyerek yeni bir devletin doğuş sancılarını başlatan çok önemli bir tarihi vesikadır. Bugünü anlamak için bu kritik dönüm noktasını ve onun yarattığı milli refleksi iyi kavramak gerekir.