İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), peygamberlik vazifesini almadan önce de toplumunda son derece saygın ve güvenilir bir kişi olarak tanınırdı. Onun bu erdemli şahsiyetini en iyi özetleyen unvanlardan biri, "Muhammedül Emin" yani "Güvenilir Muhammed"dir. Bu makalede, bu önemli lakabın kökenini, anlamını ve neden bu kadar değerli olduğunu keşfedeceğiz.
Hz. Muhammed, 6. yüzyıl Arap toplumunda, Mekke'de doğup büyüdü. O dönemde Arap yarımadasında kabile savaşları, yağmacılık ve güvensizlik hâkimdi. Böyle bir ortamda dürüstlük ve güvenilirlik en nadide erdemlerdendi. Genç yaşlarından itibaren ticaretle uğraşan Hz. Muhammed, yaptığı her işte, kurduğu her ilişkide son derece dürüst, adil ve sözüne sadık biri olarak ün kazandı.
O kadar ki, kendisine inanmayan, hatta daha sonra düşmanı olacak kişiler bile emanetlerini ona teslim eder, onun hakemliğine başvururdu. Bu güvenin en somut örneği, Hacerü'l-Esved taşının yerine konulması meselesinde yaşanmıştır. Kabileler anlaşamayınca, şehre yeni gelen ve "el-Emin" olarak bilinen Muhammed (s.a.v.)'in hakemliğine başvurmuşlar, o da her kabileyi memnun edecek adil bir çözüm bulmuştur.
İslam inancına göre, peygamberlerin sıfatlarından biri de "Emanet" yani güvenilirliktir. Hz. Muhammed'in peygamber olmadan önce "Emin" olması, onun ilahi vazife için seçilmesinde çok önemli bir hazırlık aşamasıydı. Toplum, onun dünyevi işlerde asla yalan söylemediğini, hile yapmadığını biliyordu. Bu sayede, kendisine vahiy geldikten sonra söylediği "Allah'tan vahiy alıyorum" sözüne inanmaları için sağlam bir zemin hazırdı.
Nitekim ilk Müslümanlardan Hz. Hatice (r.a.) ona, "Sen akrabana bakarsın, sözün doğrusunu söylersin, emaneti taşırsın, misafiri ağırlarsın, zorluklara karşı yardım edersin" diyerek onun toplumdaki bu müstesna karakterini tasdik etmiştir.
"Muhammedül Emin" sadece tarihi bir lakap değil, aynı zamanda derin bir ahlaki çağrıdır. Bu unvan, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamberlik misyonunun, toplumda önce "güvenilir bir insan" olarak kendini ispatlamış bir şahsiyet üzerine bina edildiğini gösterir. İnsanlık için, özellikle de güvenin kırılganlaştığı zamanlarda, "Emin" olmanın değerini hatırlatan ebedi bir ilham kaynağıdır.