Eski Türk edebiyatının incelikli ve zarif formlarından biri olan müstezat, kelime anlamı olarak "artmış, çoğalmış, ziyade olmuş" demektir. Bu ismi almasının nedeni, temel alındığı nazım şekli olan gazelin yapısına eklenen kısa mısralarla "arttırılmış" olmasıdır. Klasik Türk şiirinde bir nazım şekli olarak kabul edilen müstezat, gazelin özel bir varyasyonudur.
Müstezatı anlamak için öncelikle gazeli bilmek gerekir. Gazel, genellikle 5-15 beyitten oluşan, aşk, şarap, güzellik ve felsefi konuları işleyen bir nazım biçimidir. Her beyit kendi içinde kafiyelidir (aa, ba, ca...). Müstezat ise bu yapıyı alır ve genişletir.
Bir müstezatın kafiye düzeni şöyle gösterilebilir. Büyük harfler uzun mısraları (zemin), küçük harfler ise eklenen kısa mısraları (ziyade) temsil eder:
A (zemin) / a (ziyade)
A (zemin) / a (ziyade)
B (zemin) / b (ziyade)
B (zemin) / b (ziyade)
C (zemin) / c (ziyade)
C (zemin) / c (ziyade)
...
En temel fark, müstezatta her beyitin "arttırılmış" olmasıdır. Gazel iki mısralık beyitlerden oluşurken, müstezat dört mısralık birimlerden (iki zemin, iki ziyade) oluşur. Bu da şiire müzikal ve ritmik bir akış katar, şairin söylemek istediğini vurgulamasına olanak tanır.
Divan edebiyatının seçkin şairleri bu formda da başarılı örnekler vermiştir. Fuzuli, Nedim ve Şeyh Galip müstezatın en güzel örneklerini sunan şairlerdendir. Özellikle Nedim'in neşeli ve zarif üslubu, müstezat formuyla birleşince unutulmaz şiirler ortaya çıkmıştır.
19. yüzyılın sonlarına doğru, Tanzimat Edebiyatı döneminde ise Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan gibi şairler, müstezatı klasik kalıplardan çıkararak yeni bir içerik ve söyleyişle kullanmış, buna "serbest müstezat" denmiştir. Serbest müstezat, modern Türk şiirinin ve özellikle nazmın nesre yaklaşması sürecinin önemli bir basamağı olarak kabul edilir.
Müstezat, Divan şiirinin teknik ustalık ve estetik kaygıyla yoğrulmuş en dikkat çekici formlarından biridir. Gazelin yapısını koruyarak ona eklenen "ziyade" mısralarla, şaire daha fazla ifade imkanı sunar. Hem klasik dönemde hem de modernleşme sürecinde Türk şiirinin geçirdiği evrimi anlamak için müstezat ve serbest müstezat formlarını incelemek oldukça aydınlatıcıdır.