Namaz, İslam'ın beş temel şartından biridir ve farz olarak kılınabilmesi için hem dışındaki (hazırlık) şartlar hem de içindeki şartlar (rükünler) yerine getirilmelidir. Bu yazıda, namazın içindeki şartları yani namazın rükünlerini detaylı bir şekilde öğreneceğiz. Rükünler, namazın içinde yapılan ve namazın sahih olması için olmazsa olmaz temel unsurlardır. Bir rüknün eksik olması durumunda namaz geçersiz sayılır.
Hanefi mezhebine göre namazın 6 (altı) rüknü vardır. Bunlar:
Namaza "Allahu Ekber" diyerek başlamaktır. Buna tekbir-i tahrimâ da denir, çünkü namaza başlandığı andan itibaren namaz dışında yapılması helal olan bazı şeyler (yemek, içmek, konuşmak) haram olur.
Namazda ayakta durmaktır. Farz ve vacip namazlarda, gücü yeten kimse için kıyam bir rükündür.
Namazda Kur'an-ı Kerim'den bir miktar ayet okumaktır.
Kıraatten sonra, elleri dizlere koyarak eğilmektir. Rükûda en az bir kere "Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" (Üç kere söylenmesi sünnettir) denir.
Namazın en önemli rükünlerinden biridir. Kulluğun en üst derecesini ifade eder. Her rekatte iki defa secde yapılır.
Namazın son rekatının sonunda, "Ettehiyyâtü" duasını okuyacak kadar oturmaktır.
Namazın rükünleri, onun iskeletini oluşturan temel hareket ve eylemlerdir. Bu altı rükün, namazın farz olan asgari çerçevesini belirler. Bir Müslüman, namazını bu rükünlere riayet ederek, huşu içinde ve şartlarına uygun bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Bu rükünlerden herhangi birinin bilerek veya bilmeyerek terk edilmesi, namazın geçersiz olmasına sebep olur.