Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatının üstad kalemlerinden biridir. Şiirlerinde derin anlamlar, mistik bir hava ve güçlü bir ahenk bulunur. O, sadece bir şair değil, aynı zamanda bir düşünür, bir mütefekkir ve bir aksiyon adamıdır. Şiirlerinde sıklıkla insanın iç dünyasına, metafiziksel sorgulamalara ve toplumsal sorunlara değinir.
Saf şiir anlayışı, Necip Fazıl'ın poetikasının temelini oluşturur. Bu anlayış, şiirin her türlü ideolojik ve didaktik amaçtan arındırılması, sadece estetik kaygılarla yazılması gerektiğini savunur. Saf şiirde anlam, ikinci plandadır; önemli olan, kelimelerin ses uyumu, ritmi ve yarattığı duygusal etkidir. Necip Fazıl, şiirlerinde bu anlayışı başarıyla uygulamış ve Türk edebiyatına unutulmaz eserler kazandırmıştır.
Necip Fazıl'ın en bilinen şiirlerinden biri olan Kaldırımlar, şairin yalnızlığını, içsel sıkıntılarını ve topluma yabancılaşmasını anlatır. Şiirde kaldırımlar, şairin ruh halinin bir yansıması olarak karşımıza çıkar.
"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum."
Saat Kulesi, zamanın geçiciliğini, hayatın anlamını ve insanın ölüm karşısındaki çaresizliğini işler. Şiirde saat kulesi, zamanın sembolü olarak kullanılır.
"Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar."
Çile, Necip Fazıl'ın mistik yönünü ortaya koyan bir şiirdir. Şiirde şair, Allah'a ulaşma yolunda çektiği sıkıntıları ve içsel mücadeleleri anlatır.
"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın,
Parçalanmaz akışında."
Necip Fazıl Kısakürek, saf şiir anlayışını benimseyerek Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır. Şiirlerinde derin anlamlar, güçlü imgeler ve etkileyici bir ahenk bulunur. Onun şiirleri, okuyucuyu düşünmeye, sorgulamaya ve kendi iç dünyasına yolculuk yapmaya davet eder.