Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde askeri, siyasi ve ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyordu. Özellikle 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nda alınan ağır yenilgi ve Küçük Kaynarca Antlaşması, devletin askeri yapısının artık çağın gerisinde kaldığını acı bir şekilde göstermişti. İşte tam da bu dönemde, III. Selim (1789-1807) tahta geçerek köklü bir reform hareketi başlattı. Bu reformlar bütününe ve bu çerçevede kurulan modern orduya "Nizam-ı Cedit" (Yeni Düzen) adı verildi.
III. Selim, tahta çıkmadan önce ve sonra Avrupa'daki askeri, idari ve teknik gelişmeleri yakından takip etmişti. Geleneksel Osmanlı ordusu, özellikle Yeniçeri Ocağı, disiplinsizlik ve yeniliklere direnç göstermesiyle biliniyordu. Padişah, devleti içinde bulunduğu bu buhrandan kurtarmak için kapsamlı bir modernleşme programını hayata geçirmeye karar verdi. Nizam-ı Cedit, sadece bir askeri reform değil; aynı zamanda eğitim, diplomasi, maliye ve idari alanlarda yapılması planlanan yeniliklerin genel adıydı. Ancak en somut ve belirgin yansıması, yeni kurulan modern ordu oldu.
Bu yeni ordu, Avrupa tarzında eğitilmiş, disiplinli ve düzenli bir yapıya sahipti. Geleneksel ocaklardan tamamen ayrı olarak kuruldu.
Nizam-ı Cedit ordusu, kısa ömrüne rağmen önemli bir başarıya imza attı. 1799'da, Fransa'nın işgali altındaki Akka Kalesi'ni savunan Cezzar Ahmed Paşa'ya destek için gönderilen Nizam-ı Cedit birlikleri, Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız ordusunun yenilgisinde kritik bir rol oynadı. Bu başarı, yeni sistemin askeri anlamda ne kadar etkili olabileceğini gösterdi ve III. Selim'in reform çabalarına olan güveni bir süreliğine artırdı.
Ancak bu köklü değişim, başta Yeniçeriler olmak üzere, eski düzenin çıkarları zedelenen tüm grupların (ulema, tımar sahipleri) şiddetli muhalefetiyle karşılaştı. Yeniçeriler, "Nizam-ı Cedit" adının bile kullanılmasına tepki gösteriyordu. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında patlak veren Kabakçı Mustafa İsyanı (Mayıs 1807), Nizam-ı Cedit'in sonunu getirdi. İsyan sonucunda III. Selim tahttan indirildi, Nizam-ı Cedit ordusu lağvedildi ve reformlar geçici olarak rafa kaldırıldı.
Fakat Nizam-ı Cedit, Osmanlı modernleşme tarihinde bir dönüm noktası oldu. Bu teşebbüs, geleneksel yapıların ne kadar dirençli olduğunu gösterirken, aynı zamanda modern bir ordunun nasıl kurulması gerektiğine dair bir yol haritası çizdi. III. Selim'den sonra tahta geçen II. Mahmut, bu mirastan ders alarak, daha ihtiyatlı ve kararlı bir şekilde ilerleyecek ve 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak (Vaka-i Hayriye) onun yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunu kuracaktı.
Nizam-ı Cedit, Osmanlı İmparatorluğu’nun değişen dünyaya ayak uydurma çabasının hem en cesur hem de en trajik deneyimlerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır.