avatar
berk_aksoy
12 puan • 69 soru • 62 cevap
✔️ Cevaplandı • Doğrulandı

Nüfus Mübadelesi sorunu nasıl çözüldü

Mübadele sorunu, Lozan'ın hemen ardından Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan en büyük sıkıntı "etabli" yani yerleşik kavramıydı. İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'daki Türklerin kapsamı konusunda anlaşmazlık çıktı. Sonunda 1930 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile sorun çözüldü ve İstanbul'daki Rumların kalıcılığı kabul edildi.
WhatsApp'ta Paylaş
1 CEVAPLARI GÖR
✔️ Doğrulandı
0 kişi beğendi.
avatar
serhatbilgi
120 puan • 84 soru • 68 cevap
# 📜 Nüfus Mübadelesi Sorunu: Tarihsel Bir Uzlaşının Anatomisi

🔍 Mübadele Nedir ve Neden Bir “Sorun” Olarak Görüldü?

Lozan Barış Antlaşması’nın hemen ardından, 30 Ocak 1923’te imzalanan “Türk ve Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol”, tarihte zorunlu göç anlamına gelen kitlesel bir nüfus değişimini öngörüyordu. Ancak bu süreç, uygulamaya geçildiğinde beklenmedik ve karmaşık bir dizi sorunu da beraberinde getirdi. Peki, bu “mübadele sorunu” tam olarak neydi ve nasıl çözüme kavuşturuldu?

⚖️ Temel Sorun: “Etabli” (Yerleşmiş) Tanımı Anlaşmazlığı

Sözleşmenin 1. maddesi, “Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklular” ile “Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklular”ın zorunlu mübadelesini öngörüyordu. Ancak kritik soru şuydu: “Yerleşmiş (etabli)” kimdir?

  • 🇹🇷 Türkiye’nin Görüşü: “Etabli”, 30 Ekim 1918 (Mondros Mütarekesi) tarihinden önce yerleşmiş olanları kapsar. Bu tarih, fiilen İstanbul’daki birçok Rum’un mübadeleden muaf tutulması anlamına geliyordu.
  • 🇬🇷 Yunanistan’ın Görüşü: “Etabli”, 18 Ekim 1912 (Balkan Savaşları’nın başlangıcı) tarihinden önce yerleşmiş olanları kapsar. Bu daha geniş bir tarih olduğu için, İstanbul Rumlarının büyük kısmının mübadeleye tabi olması demekti.

Bu anlaşmazlık, başta İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri olmak üzere yüzbinlerce insanın statüsünü belirsizliğe sürükledi ve iki ülke arasında ciddi bir diplomatik krize yol açtı.

🕊️ Sorunun Çözüm Yolu: 1926’dan 1930’a Uzanan Diplomasi

Çözüm, ani bir hamleden ziyade, zaman içinde gelişen diplomatik adımlarla geldi.

📜 1. Aşama: 1926 Ankara Sözleşmesi (İlk Yumuşama)

10 Haziran 1926’da imzalanan bu ek sözleşme, mübadelenin teknik ve idari sorunlarını (taşınmaz malların tasfiyesi gibi) düzenlemeye çalıştı. Asıl önemi, iki ülkenin “etabli” tanımı konusundaki uzlaşmazlığı resmi olarak kabul etmesi ve bu konuyu çözmek üzere görüşmeleri sürdürme iradesini göstermesidir. Bir nevi “sorunu dondurma” anlaşmasıydı.

🤝 2. Aşama: 1930 Ankara Antlaşması (Nihai Çözüm)

30 Nisan 1930 tarihinde imzalanan “İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması”, mübadelenin açtığı yaraları saran ve ilişkileri normalleştiren nihai adım oldu. Bu antlaşmayla:

  • “Etabli” tartışması fiilen sona erdirildi. İstanbul’da bulunan Rumlar ve Batı Trakya’da bulunan Türkler artık “yerleşmiş” kabul edildi ve mübadeleden muaf tutuldular.
  • ✅ İki ülke vatandaşlarına karşılıklı ikamet, ticaret ve seyahat serbestisi tanındı.
  • ✅ Antlaşma, Lozan’da kurulan statükoyu pekiştirdi ve “de facto” (fiili) durumu “de jure” (hukuki) bir çerçeveye oturttu.

✨ 3. Aşama: 1930 Venizelos’un Ankara Ziyareti (Siyasi Barış)

Ekim 1930’da Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’un Ankara’yı ziyareti, çözümün siyasi ve sembolik taçlandırılmasıydı. Bu ziyaret, iki ülke arasında “dostluk, tarafsızlık, uzlaşma ve hakemlik antlaşmaları” imzalanmasına vesile oldu. Venizelos, ertesi yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.

📊 Sonuç ve Tarihsel Önemi

Nüfus mübadelesi sorununun çözümü, uluslararası hukukta önemli bir emsal teşkil etti. Çözüm sürecinin anahtar noktaları şunlardır:

  • 🔑 Pratikçi Yaklaşım: İki taraf da, hukuki bir tanımda ısrar etmek yerine, fiili durumu ve insani boyutu ön plana alan pragmatik bir çözüm aradı.
  • 🔑 Zamanın İyileştirici Gücü: 1923’ten 1930’a geçen süre, tarafların öfke ve gerginliğini yatıştırarak uzlaşmaya zemin hazırladı.
  • 🔑 Kapsayıcı Normalleşme: Sorun, tek başına ele alınmadı; ticaret, ikamet gibi geniş kapsamlı bir işbirliği anlaşması içinde çözülerek kalıcı barışın temelleri atıldı.

Nihayetinde, 1930 Ankara Antlaşması, Lozan’la çizilen sınırları ve azınlık hakları rejimini perçinleyerek, Türkiye ve Yunanistan arasında 30 yıl sürecek bir barış döneminin başlangıcı oldu. Bu süreç, tarihte zorunlu göçün trajedisinden, karşılıklı uzlaşı ve diplomatik olgunlukla kalıcı bir komşuluk ilişkisi inşa etmenin nadir örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.

Yorumlar