Günlük hayatımızın, ekonomimizin ve kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası haline gelen otomobilin resmi doğum yılı, tarih kitaplarında 1886 olarak geçer. Ancak bu icat, bir anda ortaya çıkmış bir buluş değil, uzun bir birikimin ve iki Alman mucidin aynı yıl içindeki çalışmalarının sonucudur.
Otomobil fikri 1886'dan çok önceye dayanır. 18. yüzyılda Nicolas-Joseph Cugnot gibi mucitler, buharlı motorlarla çalışan ilk kendinden tahrikli araçları yapmıştı. Ancak bu araçlar ağır, hantal, pratik olmayan ve yollara uygun değildi. Gerçek devrim, içten yanmalı motorun geliştirilmesiyle gelecekti.
Otomobilin icadı, birbirinden bağımsız ama aynı zaman diliminde çalışan iki isme atfedilir:
Bu nedenle, 1886 yılı, modern otomobilin başlangıç noktasıdır. Karl Benz genellikle "otomobilin babası" olarak anılır, çünkü onun aracı tüm temel prensipleri bir araya getiren, ticari olarak üretilmeye daha elverişli bir tasarımdı.
Benz'in eşi Bertha Benz, 1888'de gizlice çocuklarıyla uzun bir yolculuğa çıkarak aracın güvenilirliğini kanıtladı ve bu "tanıtım turu" otomobilin geleceği için çok önemli oldu. 20. yüzyılın başlarında, özellikle Henry Ford'un seri üretim bandını (1913) devreye almasıyla, otomobil lüks bir eşyadan kitlelerin ulaşabildiği bir ulaşım aracına dönüştü.
1886, insanlık tarihindeki en önemli ulaşım devrimlerinden birinin miladıdır. Karl Benz ve Gottlieb Daimler'in çalışmaları, sadece bir aracı değil, yepyeni bir endüstriyi, yaşam tarzını ve modern dünyanın coğrafyasını şekillendirmiştir. Bugün elektrikli ve otonom araçlarla yaşanan dönüşüm de, 1886'da atılan bu çığır açıcı adımın uzantısıdır.