Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Peyami Safa (1899-1961), çoğu okur tarafından "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu", "Fatih-Harbiye" ve "Yalnızız" gibi unutulmaz romanlarıyla tanınır. Ancak onun edebi ve fikri mirasının bir diğer temel ayağını, sayısız gazete ve dergide yayımlanmış keskin, polemikçi ve derinlikli makaleleri oluşturur. Bu yazılar, sadece edebi değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türkiye'sinin sosyal, politik ve kültürel dönüşümüne tanıklık eden birer belge niteliğindedir.
Peyami Safa'nın makaleleri, dönemin fikir hareketlerinin tam merkezinde yer alır. "Server Bedi" takma adıyla yazdığı popüler eserlerin aksine, kendi imzasıyla çıkan yazılarında ciddi bir fikir adamı kimliği öne çıkar.
Peyami Safa, fikirlerini geniş kitlelere ulaştırmak için dönemin önemli yayın organlarını kullanmıştır:
Peyami Safa'nın makalelerindeki en çarpıcı özellik, kusursuz Türkçesi ve mantık örgüsüdür. Savunduğu fikir ne olursa olsun, argümanlarını sağlam bir mantık zinciri içinde, açık ve anlaşılır bir dille sunar. Polemiklerde sert, hatta zaman zaman kırıcı olabilir, ancak fikri derinlikten asla ödün vermez. Edebiyatçı kimliği, makalelerine zarif ve etkileyici bir anlatım kazandırır.
Peyami Safa'nın dağınık haldeki makaleleri, vefatından sonra oğlu Merve Safa ve çeşitli araştırmacılar tarafından derlenerek kitaplaştırılmıştır. "Peyami Safa'nın Makaleleri", "Türk İnkılabına Bakışlar", "Doğu-Batı Sentezi" gibi eserler, bu değerli mirası günümüz okuruna ulaştırmaktadır. Bu makaleler, sadece edebiyatseverler için değil, Türkiye'nin yakın tarihini, fikir hareketlerini ve zihinsel dönüşümünü anlamak isteyen herkes için paha biçilmez bir kaynaktır.
Peyami Safa'nın makaleleri, onu sadece usta bir romancı değil, aynı zamanda cesur bir fikir savaşçısı ve sosyolog bir yazar yapan yönünü ortaya koyar. Türk basın tarihinin en verimli ve etkili kalemlerinden biri olarak, yazdıklarıyla sadece kendi dönemine değil, günümüze de ışık tutmaya devam etmektedir. Onun makalelerini okumak, Türkiye'nin modernleşme serüveninde yaşanan zihinsel çalkantıları ve arayışları ilk elden gözlemlemek demektir.