Anadolu'nun kadim topraklarında, binlerce yıllık tarihi, efsaneleri ve inançları bağrında taşıyan bir şehir: Şanlıurfa. "Peygamberler Şehri" olarak anılması boşuna değil. Çünkü bu topraklar, İbrahim, Eyyüb, Şuayb ve Musa peygamberlerin izleriyle doludur. Adeta her taşında bir kutsal hikâye, her köşesinde bir manevi nefes saklıdır.
Şanlıurfa'nın bu unvanı almasının temelinde, semavi dinlerin kutsal kitaplarında ve yerel anlatılarda geçen pek çok olayın bu bölgede yaşandığına inanılması yatar. Şehir, adeta bir açık hava kutsal tarih müzesi gibidir.
En bilinen hikâye, Hz. İbrahim'in putperestliğe karşı çıkışı ve bu uğurda ateşe atılışıdır. Rivayete göre, bugün Balıklıgöl'ün bulunduğu yer, Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı yerdir. Ateşin, Allah'ın emriyle suya ve odunların da balığa dönüştüğüne inanılır. Balıklıgöl (Halil-ür Rahman Gölü) ve çevresi, bu mucizenin hatırası olarak ziyaret edilen en önemli mekândır.
Şanlıurfa'nın Eyyüp Peygamber Köyü (Eyyüp Nebi), Hz. Eyyüb'ün çile çektiği ve sabrıyla sınandığı yer olarak kabul edilir. Buradaki türbe ve kuyu, onun hastalıktan şifa bulduğu yer olarak ziyaretçi akınına uğrar.
Şanlıurfa'ya bağlı Harran ilçesi yakınlarındaki Şuayb Şehri harabeleri, Hz. Şuayb'ın yaşadığına inanılan yerdir. Kayalara oyulmuş evleri ve antik kalıntıları ile mistik bir atmosfere sahiptir.
Şanlıurfa, peygamberlerin izleriyle bezeli olmasının yanı sıra; zengin mutfağı (çiğ köfte, Urfa kebabı), sıcacık misafirperverliği, "sıra geceleri" adı verilen geleneksel müzik ve sohbet etkinlikleriyle de bir kültür hazinesidir. Tarih, inanç, lezzet ve dostluk bu şehirde iç içe geçmiştir.
Şanlıurfa, sıradan bir turistik şehir olmanın çok ötesinde, insanlığın manevi ve kültürel hafızasında derin izler bırakmış bir merkezdir. "Peygamberler Şehri" unvanı, onun binlerce yıldır taşıdığı kutsal mirasın ve evrensel değerlerin bir yansımasıdır. Göbeklitepe'yle 12.000 yıl öncesine, peygamberlerin iziyle de binlerce yıllık inanç yolculuğuna tanıklık etmek isteyen herkesin hayatında en az bir kez görmesi gereken bir şehirdir.