27 Eylül 1538 tarihinde, Osmanlı Donanması ile Haçlı Donanması arasında gerçekleşen Preveze Deniz Muharebesi, dünya denizcilik tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu zafer, yalnızca bir savaşın kazanılması değil, aynı zamanda Akdeniz'deki siyasi, askeri ve ekonomik dengelerin kökten değişmesi anlamına geliyordu.
Osmanlı İmparatorluğu, Kanuni Sultan Süleyman döneminde karada olduğu gibi denizlerde de büyük bir güç haline gelmişti. Barbaros Hayreddin Paşa'nın Kaptan-ı Derya olmasıyla güçlenen Osmanlı Donanması, Akdeniz'deki Venedik, Ceneviz ve İspanyol etkisine meydan okuyordu. Papa III. Paul'ün öncülüğünde bir araya gelen Haçlı İttifakı (Venedik, İspanya, Papalık, Ceneviz, Malta), Osmanlı ilerleyişini durdurmak için tarihin o dönemdeki en büyük deniz donanmalarından birini oluşturmuştu.
Haçlı Donanması, sayı ve top gücü açısından belirgin bir üstünlüğe sahipti. Ancak Barbaros Hayreddin Paşa, derin denizcilik bilgisi, ustaca manevraları ve leventlerinin disipliniyle bu dezavantajı avantaja çevirdi. Preveze Körfezi'ndeki dar alanda, büyük Haçlı gemilerinin manevra kabiliyetini kısıtlayarak, çevik kadırgalarıyla etkili bir savunma ve taarruz stratejisi izledi.
Zaferden sonra Akdeniz bir "Türk Gölü" haline geldi. Osmanlı, Doğu Akdeniz'deki kontrolünü pekiştirirken, Orta ve Batı Akdeniz'de de etkin bir güç oldu. Deniz ticaret yolları üzerindeki kontrol, ekonomik ve siyasi üstünlük sağladı.
Preveze, deniz savaşları tarihinde manevra, hız ve taktiğin, salt gemi sayısı ve top üstünlüğüne karşı nasıl zafer getirebileceğinin kanıtı oldu. Barbaros'un uyguladığı "hilal taktiği" ve merkezde topladığı ağır topçu gücü, sonraki yüzyıllarda ders niteliğinde incelendi.
Bu yenilgi, Avrupa'nın birleşik deniz güçlerinin Osmanlı'yı Akdeniz'den çıkarma umudunu büyük ölçüde sona erdirdi. Bir daha bu büyüklükte ve bir aradalıkta bir Haçlı donanması toplanamadı.
Zafer, Osmanlı'nın sadece karada değil, denizlerde de bir "süper güç" olduğunu tüm dünyaya ilan etti. Bu özgüven, sonraki yıllarda Kuzey Afrika seferlerini, Trablusgarp'ın alınmasını ve hatta İspanya kıyılarına yapılan akınları destekledi.
Akdeniz, Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki ticaretin ana arteriydi. Osmanlı'nın burayı kontrol etmesi, baharat ve ipek yollarına alternatif arayışını hızlandırarak, coğrafi keşiflerin önünü açan dolaylı bir etki bile yarattı.
Preveze Deniz Zaferi, stratejik dehası, askeri sonuçları ve jeopolitik etkileriyle, İnebahtı Deniz Muharebesi (1571) yaşanana kadar yaklaşık 33 yıl boyunca Osmanlı'nın Akdeniz'deki tartışmasız üstünlüğünün teminatı oldu. Barbaros Hayreddin Paşa'nın heykeli bugün İstanbul Beşiktaş'ta denize bakan bir kahraman olarak duruyor ve bu büyük zafer, Türk denizcilik tarihinin altın sayfalarından biri olarak hem milli hafızamızda hem de dünya askeri tarih literatüründe hak ettiği saygın yeri koruyor.
Bu zafer bize gösterdi ki; inanç, disiplin, liderlik ve strateji, maddi kaynakların önüne geçebilir. Preveze, sadece geçmişin bir başarısı değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir dersler bütünüdür.