Roma İmparatorluğu, insanlık tarihinin en etkileyici, uzun ömürlü ve iz bırakan siyasi yapılarından biridir. Akdeniz havzasını çevreleyen topraklarda hüküm süren bu devlet, yasaları, mühendisliği, kültürü ve askeri organizasyonuyla günümüz Batı medeniyetinin temel taşlarını döşemiştir. Bu yazıda, Roma İmparatorluğu'nun doğuşundan çöküşüne uzanan serüvenine genel bir bakış atacağız.
Roma, MÖ 8. yüzyılda küçük bir Tiber Nehri yerleşimi olarak kuruldu. Yüzyıllar içinde bir krallıktan cumhuriyete evrildi. Ancak MÖ 1. yüzyıla gelindiğinde, geniş toprakları yönetmekte zorlanan cumhuriyet rejimi iç savaşlarla sarsıldı. Jül Sezar'ın öldürülmesinin ardından yaşanan kaos, onun evlatlık oğlu Octavian'ı (daha sonra Augustus) öne çıkardı. Augustus, MÖ 27'de "birinci vatandaş" (princeps) unvanını alarak, cumhuriyet kurumlarını koruyan ancak fiilen mutlak güce sahip olduğu Prensipatus dönemini başlattı. Bu tarih, genel kabul gören Roma İmparatorluğu'nun başlangıcıdır.
MS 96 ile 180 yılları arasında hüküm süren beş imparator (Nerva, Trajan, Hadrian, Antoninus Pius, Marcus Aurelius), Roma'nın en istikrarlı ve refah dolu dönemini yaşattı. Bu dönemde:
Marcus Aurelius'tan sonra tahta çıkan oğlu Commodus'un zayıf yönetimi, bu altın çağın sonunu getirdi.
3. yüzyılda imparatorluk, askeri anarşi, ekonomik çöküş ve dış baskılarla derin bir krize girdi. İmparator Diocletian, yönetimi kolaylaştırmak için imparatorluğu Dörtlü Yönetim (Tetrarşi) ile doğu ve batı olarak böldü. Bu bölünme kalıcı hale geldi. I. Konstantin döneminde Hıristiyanlık serbest bırakıldı ve başkent, stratejik konumu nedeniyle Byzantion'a (Yeni Roma/Constantinopolis) taşındı.
Batı Roma İmparatorluğu, 5. yüzyılda Kavimler Göçü'nün yarattığı demografik baskı, ekonomik sorunlar ve iç istikrarsızlık nedeniyle gücünü yitirdi. Geleneksel olarak, 476 yılında Germen kumandan Odoacer'in son imparator Romulus Augustulus'u tahttan indirmesi, Batı Roma İmparatorluğu'nun sonu olarak kabul edilir.
Batı'nın çöküşünün aksine, Doğu Roma İmparatorluğu (daha sonra Bizans İmparatorluğu olarak anılacaktır) varlığını sürdürdü. Başkenti Konstantinopolis (İstanbul), bin yılı aşkın bir süre boyunca Hıristiyanlığın, Yunan kültürünün ve Roma hukukunun koruyucusu oldu. Bizans, 1453'te Osmanlılar tarafından fethedilene kadar Roma mirasını yaşattı.
Roma İmparatorluğu'nun etkisi, yıkılışından yüzyıllar sonra bile hissedilmeye devam ediyor:
Roma İmparatorluğu, yalnızca askeri fetihlerden ibaret bir güç değil, aynı zamanda kültür, hukuk, dil ve yönetim alanlarında benzersiz bir sentez yaratan bir medeniyet projesiydi. Hem doğuşu hem de çöküşü, tarihçiler ve siyaset bilimciler için sonsuz bir inceleme ve ders kaynağı olmaya devam ediyor. "Tüm yollar Roma'ya çıkar" sözü, coğrafi bir gerçeklikten çok, bu kadim imparatorluğun Batı medeniyetinin merkezindeki tartışmasız konumunu simgelemektedir.