Antik Roma'nın siyasi hayatı, bugünkü anlamda bir "meclis"ten çok daha karmaşık ve çok katmanlı bir yapıya sahipti. Roma meclisleri (comitia), cumhuriyet döneminin (MÖ 509 - MÖ 27) temel yasama ve seçim organlarıydı. Bu kurumlar, modern parlamenter sistemlerin ilham kaynaklarından biri olmakla birlikte, işleyişi ve yapısıyla tamamen kendine özgüydü. Roma vatandaşlarının siyasete katılımını düzenleyen bu meclisler, güçler ayrılığı ilkesinin erken bir örneğini oluşturuyordu.
Roma'da üç ana halk meclisi (comitia) bulunurdu. Her birinin farklı bir işlevi, katılım şekli ve siyasi ağırlığı vardı.
En eski meclis olan Curiata, krallık döneminden kalmaydı. Zamanla sembolik bir role evrildi. Asıl işlevi, magistraların (magistratus) yetkisini onaylamak (lex curiata de imperio) ve dini konulara bakmaktı. Vatandaşlar, soy bağına dayalı 30 "curia" (kabile birimi) içinde gruplanırdı.
Askeri ve siyasi açıdan en güçlü meclis buydu. Servet ve askeri kapasiteye göre düzenlenmişti. Vatandaşlar, askeri birlikler (centuriae) halinde oy kullanırdı. Zengin sınıflar daha az sayıda kişiden oluşan birliklere ayrıldığı için oylamada fiilen daha fazla ağırlığa sahipti. Bu meclisin başlıca görevleri:
En sık toplanan ve günlük yasama işlerini yürüten meclis buydu. Vatandaşlar, ikamet yerlerine göre 35 "tribus"a (yerel bölge/oy birimi) ayrılırdı. Pleblerin (sıradan halk) gücünü yansıtırdı. Görevleri arasında:
Aynı isimle anılan fakat sadece pleblerin katıldığı Concilium Plebis (Pleb Meclisi) de tribus sistemine göre toplanırdı ve çıkardığı kararlar (plebiscita) zamanla tüm halkı bağlayıcı hale geldi.
Roma meclis sistemini modern demokrasilerden ayıran temel özellikler vardı:
Roma Cumhuriyeti'nin son yüzyılında, siyasi çekişmeler, generallerin güçlenmesi ve iç savaşlar meclislerin etkinliğini azalttı. İmparatorluk döneminde (Principate) meclisler sembolik bir role indirgendi; gerçek iktidar İmparator ve Senato'ya geçti. Zamanla toplanmaları sona erdi.
Ancak, Roma meclislerinin mirası çok derindir: "Temsili" olmasa da "katılımcı" bir devlet fikri, yasama-yürütme ayrımı, seçimle göreve gelme ve halk egemenliği kavramları, Rönesans'tan sonraki cumhuriyetçi düşünceyi ve modern anayasal sistemleri derinden etkilemiştir.
Roma meclisleri, Antik Çağ'ın en gelişmiş siyasi örgütlenmelerinden biriydi. Sınıfsal dengeler, askeri ihtiyaçlar ve geleneğin ürünü olan bu karmaşık sistem, Roma'nın yüzyıllar boyunca istikrarını ve genişlemesini sağlayan dinamiklerden biri oldu. Bugün "meclis", "komisyon", "tribün" gibi kullandığımız pek çok siyasi terim ve kurum, doğrudan bu kadim arenadan miras kalmıştır.