İstanbul Boğazı'nın en stratejik noktalarından birinde yükselen, heybetiyle herkesi büyüleyen Rumeli Hisarı, aynı zamanda "Boğazkesen" adıyla da bilinir. Bu görkemli yapı, sadece bir kale değil, aynı zamanda bir dönemin kaderini değiştiren kritik bir askeri hamlenin ta kendisidir. Peki, bu muazzam hisarı kim, ne zaman ve neden yaptırdı? Gelin, bu tarihi incinin hikayesine birlikte bakalım.
Rumeli Hisarı'nın inşa hikayesi, İstanbul'un fethine giden yolun en önemli adımlarından biridir. Hisar, 1452 yılında, Osmanlı Padişahı II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) tarafından yaptırılmıştır. İnşaat, fetihten sadece bir yıl önce, oldukça kısa bir süre olan 4 ay 16 gün gibi rekor bir sürede tamamlanmıştır.
Kalenin "Boğazkesen" olarak anılması boşuna değildir. Fatih Sultan Mehmed'in bu hisarı yaptırmasının birincil amacı şuydu:
Hisar, tam da bu işlevi görerek, bir Venedik gemisinin geçişine izin vermeyip top ateşiyle batırmış ve adeta "Boğaz artık kesilmiştir" mesajını tüm dünyaya duyurmuştur.
Bu kadar hızlı tamamlanan devasa bir projede, iş bölümü çok önemliydi. Fatih Sultan Mehmed, hisarın üç büyük kulesinin inşasından sorumluluğu üç farklı paşasına vermiştir:
Kale, içinde bir cami, sarnıçlar ve askerler için kışlalar barındıracak şekilde inşa edilmiştir. Tasarımında, dönemin en ileri askeri mühendislik bilgisi kullanılmıştır.
İstanbul'un fethinden sonra stratejik önemi bir süre daha devam eden hisar, zamanla bir garnizon ve hapishane olarak kullanılmıştır. 19. yüzyılda ise yangınlar ve depremlerden zarar görmüştür.
Günümüzde ise Rumeli Hisarı, Fatih Sultan Mehmed'in vizyonunun ve mühendislik dehasının somut bir kanıtı olarak İstanbul silüetinin vazgeçilmez bir parçasıdır. 1953'te başlayan restorasyon çalışmalarının ardından, bir açık hava müzesi ve konser alanı olarak hizmet vermekte, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır.
Rumeli Hisarı (Boğazkesen), 21 yaşındaki genç bir padişahın, "ya İstanbul beni alacak, ya ben İstanbul'u" diyen azminin taşa kazınmış halidir. Sadece bir taş yığını değil, bir dünyayı değiştirme iradesinin, hesabın ve hızın anıtıdır. İstanbul'u gezerken onun heybetini gördüğünüzde, arkasındaki bu büyük hikayeyi hatırlamak, şehrin ruhunu anlamak için size yepyeni bir kapı aralayacaktır.