Eğer Türk edebiyatının ilk tiyatro eserini merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz. Şair Evlenmesi, Türk edebiyat tarihinde bir dönüm noktasıdır ve modern tiyatromuzun temelini atmıştır. Bu yazıda, bu önemli eserin kime ait olduğunu, konusunu ve neden bu kadar değerli kabul edildiğini keşfedeceğiz.
Şair Evlenmesi, Tanzimat Dönemi'nin öncü isimlerinden İbrahim Şinasi'ye (1826-1871) aittir. Şinasi, Batılı tarzda ilk yerli tiyatro eserini yazarak Türk edebiyatında yepyeni bir çığır açmıştır. Eser, ilk olarak 1860 yılında Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tefrika edilmiş, daha sonra kitap olarak basılmıştır.
Eser, tek perdelik bir vodvildir (komedi). Olay örgüsü oldukça sade ve günlük hayattan alınmıştır:
Eser, görücü usulü evliliklerin sakıncalarını, eski töreleri ve toplumdaki yanlışları mizahi bir dille eleştirir.
Şair Evlenmesi, Batılı anlamda yazılmış ilk Türk tiyatro eseri kabul edilir. Bu özelliğiyle, geleneksel seyirlik oyunlarımızdan (Karagöz, Orta Oyunu) modern tiyatroya geçişin ilk somut adımıdır.
Şinasi, eserde sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmıştır. O dönemde ağırlıklı olan Osmanlıca yerine, halkın konuştuğu dile yakın bir dil tercih etmesi, dilde sadeleşme hareketinin öncüsü olmuştur.
Eser, toplumsal bir eleştiri taşır. Görücü usulü evlilik, kadın-erkek eşitsizliği, din adamlarının bu tür törenlerdeki rolü gibi konuları komedi yoluyla yermiştir. Ayrıca, karakterler ve olaylar gerçek hayattan alındığı için gerçekçi (realist) bir yaklaşım sergiler.
Bu eser, Tanzimat Dönemi edebiyatının "toplum için sanat" anlayışının ilk örneklerindendir. Sanatın, toplumu eğitmek ve geliştirmek için bir araç olabileceğini göstermiştir.
Diyaloglara dayalı kurgusu, net çatışması ve hareketli yapısıyla sahnelenmeye uygun ilk metinlerden biridir. Modern tiyatronun teknik özelliklerini taşır.
Şair Evlenmesi, sadece komik bir evlilik hikayesi değil, Türk edebiyatında bir devrimin başlangıç noktasıdır. İbrahim Şinasi, bu kısa ama etkili eseriyle, edebiyatımızın yönünü Batı'ya çevirmiş, tiyatroyu bir eğlence ve eleştiri aracı olarak konumlandırmış ve sade Türkçenin edebi eserde kullanılabileceğini kanıtlamıştır. Bu nedenle, her edebiyat severin ve öğrencisinin mutlaka tanıması gereken bir klasiktir.
Eser, günümüzde de hem okunabilen hem de sahnelenebilen canlılığını korumakta, bize 160 yıl öncesinden seslenerek toplumsal eleştirinin zamansız olduğunu hatırlatmaktadır.