Victor Hugo'nun 1862'de yayımlanan dev eseri Sefiller, yalnızca edebiyat tarihinin değil, insanlık vicdanının da kilometre taşlarından biridir. Roman, 19. yüzyıl Fransa'sının sosyal adaletsizliğini, yoksulluğunu ve insan ruhunun dönüşümünü, unutulmaz karakterler üzerinden anlatır. Her biri sembolik bir derinliğe sahip bu karakterler, yalnızca kurgusal figürler değil, evrensel insani durumların taşıyıcılarıdır. İşte, bu epik romanın ruhunu şekillendiren başlıca karakterler.
Romanın merkezindeki trajik ve aynı zamanda ilham verici kahraman. Bir somun ekmek çaldığı için 19 yıl kürek cezasına çarptırılan Valjean, hapisten kin ve nefretle çıkar. Ancak Piskopos Myriel'in şefkatiyle kalbi yumuşar ve hayatını tamamen değiştirir. Mösyö Madeleine adıyla zengin bir iş adamı ve belediye başkanı olur, sürekli iyilik yapmaya çalışır. Tüm hayatı, toplumun acımasız yasaları (Javert) ile insanlığın merhameti arasındaki mücadeleyle geçer. Onun hikâyesi, bir insanın günahlarından arınıp erdemli bir hayat sürebileceğinin kanıtıdır.
Kanunların somutlaşmış hali. Javert, doğru ile yanlışın mutlak ve değişmez olduğuna inanır. Valjean'ı ömür boyu takip eder, çünkü onun bir suçlu olduğuna ve asla değişemeyeceğine inanmıştır. Ancak Valjean'ın kendi hayatını bağışlaması, Javert'in tüm dünya görüşünü altüst eder. İki zıt ilke – insaf ve kanun – arasında sıkışıp kalan Javert, bu çelişkiyi çözemez ve intihar eder. Karakter, körü körüne otoriteye bağlılığın trajedisini simgeler.
Romanın en dokunaklı karakterlerinden. Sevdiği adam tarafından terk edilip, kızı Cosette'i büyütmek için her türlü fedakârlığı yapan genç kadın. Saçını, dişlerini satar ve sonunda fuhuşa sürüklenir. Toplumun acımasız yargıları ve sınıfsal ayrımcılığı altında ezilir. Ölüm döşeğinde Valjean ile buluşur ve ondan kızına bakmasını ister. Fantine'in hikâyesi, 19. yüzyılda yoksul bir kadının yaşadığı zulmün en çarpıcı portresidir.
Fantine'in kızı. Acımasız Thénardier'lerin elinde kötü muamele görerek büyür. Jean Valjean onu kurtarır ve ona sevgi dolu bir baba olur. Roman boyunca masumiyetin, korunmuşluğun ve yeni bir başlangıcın sembolüdür. Genç Marius'a aşık olması ve onunla evlenmesi, Valjean'ın hayatındaki en büyük sevinci ve aynı zamanda en büyük kaybı (Cosette'i kaybetme korkusu) temsil eder.
Bonapartist bir subayın oğlu, tutucu büyükbabası tarafından büyütülen genç bir devrimci. Babasının mirasını onurlandırmak ve halkın özgürlüğü için savaşmak ister. ABC Dostları adlı öğrenci grubuna katılır. Cosette'e görür görmez âşık olur ve bu aşk onun hayatının merkezine yerleşir. Barikatlarda ölümün eşiğinden Valjean tarafından kurtarılır. Karakter, gençlik idealleri, asalet ve romantik aşk arasında bir köprüdür.
Sefiller'deki karakterler, basit "iyi-kötü" ayrımının ötesine geçer. Hugo, her birini derin bir psikolojik ve sosyal bağlam içinde sunar. Jean Valjean, toplum tarafından ezilen ama ruhunu yüceltebilen insanı; Javert, dogmatik inançların esiri olmuş bireyi; Fantine ise kapitalist toplumda metalaştırılan kadını temsil eder. Bu karakterler aracılığıyla Hugo, adalet, merhamet, din, aşk, devrim ve insanlık onuru gibi evrensel temaları işler.
Sonuç olarak, Sefiller karakterleri, yalnızca bir romanın kahramanları değil, insanlık durumuna dair derin sorgulamaların taşıyıcılarıdır. Onlar sayesinde roman, yayımlandığı günden bugüne, okurlarına şu güçlü soruyu sordurur: Toplum, suçluyu cezalandırmakla mı, yoksa dönüştürmekle mi yükümlüdür?