İslam dininin temel kavramlarından biri olan “setr-i avret”, hem erkekler hem de kadınlar için geçerli olan, mahrem sayılan vücut bölgelerinin örtülmesi farzını ifade eder. Arapça kökenli bir terim olup, “setr” (örtmek, gizlemek) ve “avret” (gizlenmesi gereken, mahrem yer) kelimelerinden oluşur. Bu yazıda, setr-i avretin tanımı, dini dayanakları, kapsamı ve sosyal boyutu üzerine bilgiler bulacaksınız.
Setr-i avret, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünneti ile sabit bir emirdir. Nur Suresi’nin 30. ve 31. ayetleri, mümin erkek ve kadınlara bakışlarını ve mahrem yerlerini korumalarını emreder. Ayrıca, “Ey Ademoğulları! … Avret yerlerinizi örtecek giysi… size elbise yaptık.” (A’raf, 7:26) ayeti de giysinin/örtünmenin bir koruma ve örtme vasıtası olduğuna işaret eder.
Setr-i avret, akıl baliğ olan (ergenliğe girmiş) her Müslüman için farzdır. Çocuklar için bir alıştırma ve eğitim (tedricilik) söz konusu olsa da, asıl yükümlülük ergenlikle başlar.
Fıkıh mezhepleri arasında detaylarda bazı farklılıklar olsa da, genel kabul gören sınırlar şöyledir:
Setr-i avret, sadece fiziki bir örtünme değil, aynı zamanda:
Günümüzde, setr-i avretin pratikteki yansımaları (tesettür şekli, kıyafetin niteliği, kadının yüzünü örtüp örtmeyeceği gibi) İslam alimleri ve Müslüman toplumlar arasında yorum farklılıklarına konu olmaktadır. Ancak temel prensip olarak “avret yerlerinin örtülmesi” konusunda görüş birliği (icma) vardır. Önemli olan, bu farzın ruhunu anlamak ve onu bir yük değil, bir değer ve korunma olarak içselleştirmektir.
Setr-i avret, İslam’ın insana ve topluma yönelik hikmetli bir emridir. Kişinin bedenini, bakışını ve niyetini terbiye etmeyi hedefler. Sadece kadınlara değil, erkeklere de hitap eden, mahremiyet, saygı ve iffet kavramlarını merkeze alan bir hayat prensibidir. Anlamı ve sınırları, dini metinler ve asırlardır süren fıkhi birikim ışığında öğrenilmeli ve uygulanmalıdır.