Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'na İtilaf Devletleri (özellikle İngiltere, Fransa, İtalya ve diğerleri) tarafından dayatılan ve Osmanlı Devleti'ni fiilen parçalayan ve bağımsız bir devlet olmaktan çıkaran bir barış antlaşmasıdır.
Bu antlaşmanın temel amacı, "Hasta Adam" olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu'nu siyasi ve askeri olarak etkisiz hale getirerek, topraklarını İtilaf Devletleri arasında paylaştırmaktı. Antlaşma, Osmanlı delegasyonuna bir ültimatom olarak sunulmuş, üzerinde pazarlık yapılmasına pek olanak tanınmamıştır.
Ancak, Sevr Antlaşması hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir. Çünkü Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlattığı Kurtuluş Savaşı ile bu antlaşmayı tanımadığını ilan etmiş ve sonunda İtilaf Devletlerini yenerek çok daha avantajlı olan Lozan Antlaşması'nı imzalamıştır. Bu nedenle Sevr, Türk tarihinde bir "ölüm fermanı" olarak anılır.
Sevr Antlaşması, Türk milleti için kabul edilemez şartlar içeriyordu. Bu antlaşma, Anadolu'da başlayan ulusal direniş hareketinin (Kuvâ-yi Milliye) en önemli tetikleyicilerinden biri oldu. Türk halkı, "Ya istiklal, ya ölüm!" parolasıyla bir araya gelerek bu antlaşmayı fiilen geçersiz kıldı ve Misak-ı Milli sınırlarını hedefleyen bir mücadeleye girişti.
Sevr Antlaşması'nın hükümsüz kalması, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecindeki en kritik adımlardan biridir ve modern Türkiye'nin bağımsızlık sembolüdür.