İnsanlık tarihi boyunca, iyilik ve kötülük kavramlarını somutlaştırmak için çeşitli figürler yaratılmıştır. Bu figürlerin belki de en güçlü, en evrensel ve en tartışmalı olanı Şeytan'dır. Peki, gerçekten şeytan nedir? Tek bir cevabı yoktur. Bu kavram, dini inançların, mitolojilerin, edebiyatın ve modern psikolojinin kesişiminde, farklı anlam katmanlarıyla var olur.
Semavi dinlerde şeytan, temel olarak ilahi iradeye karşı gelen, insanı saptırmaya çalışan bir varlık olarak tasvir edilir. Ancak her dinin yaklaşımındaki nüanslar önemlidir:
İbranice'de "düşman" veya "iftiracı" anlamına gelen Ha-Satan, başlangıçta Tanrı'nın hizmetkârı, bir nevi "savcı" rolündedir. Eyüp Kitabı'nda, insanların imanını sınamak için Tanrı'dan izin alan bir varlıktır. Henüz mutlak bir kötülük kaynağı değildir.
Şeytan (Lucifer, İblis) figürü burada daha merkezi ve net bir kötülük odağı haline gelir. Bir zamanlar meleklerin en parlağı (Işık Getiren) iken kibirle Tanrı'ya isyan eden ve cennetten kovulan düşmüş bir melektir. İnsanı (Âdem ve Havva) günaha sürükleyen, İsa'yı ayartmaya çalışan ve nihai olarak Kıyamet Günü'nde yenilecek olan mutlak düşmandır.
İblis (şeytan ise onun ve soyunun genel adıdır) cinlerdendir ve ateşten yaratılmıştır. Allah'ın emri üzerine Âdem'e secde etmeyi, kibri nedeniyle reddeder ve lanetlenir. Kıyamete kadar sürecek bir mühlet verilir ve insanları "saptırmak" için izin alır. İslam inancında şeytanın gücü sınırlıdır; o sadece vesvese verir, insanın özgür iradesiyle yaptığı tercihler esastır.
Şeytan, dini metinlerin ötesine geçerek insan hayal gücünün en önemli karakterlerinden biri olmuştur.
Günümüzde, şeytan kavramı genellikle iki açıdan ele alınır:
Psikolojide, şeytan genellikle insanın içindeki karanlık yan, olumsuz dürtüler, bencillik, kibir ve yıkıcı tutkuların bir sembolü olarak görülür. Carl Jung'a göre "Gölge" arketipi ile benzerlik taşır; bastırdığımız, kabul etmek istemediğimiz yönlerimiz.
Tarih boyunca "şeytana tapma" suçlamaları (cadı avları, büyücülük iddiaları), toplumsal korkuları yönetmek, muhalifleri bastırmak veya açıklanamayan olayları (hastalık, felaket) anlamlandırmak için kullanılmıştır. Kötülüğün kişiselleştirilmesi, karmaşık sosyal ve ahlaki sorunları basit bir "düşman" figürü üzerinden anlatmayı sağlamıştır.
Şeytan nedir sorusunun cevabı, aslında insana dair bir aynadır. O, inanç sistemlerinde mutlak kötülüğün temsili; edebiyatta trajik hırsın ve özgür iradenin simgesi; psikolojide içsel çatışmalarımızın bir yansımasıdır. İnsanoğlunun kötülüğü anlama, onunla yüzleşme ve onu kontrol altına alma çabasının binlerce yıllık, sembolik bir tezahürüdür. İster somut bir varlık olarak inanın, ister metaforik bir kavram olarak görün, şeytan figürü, insanlık durumunun karmaşıklığına dair derin bir hikâye anlatmaya devam etmektedir.