Fyodor Dostoyevski'nin başyapıtı Suç ve Ceza, insan ruhunun karanlık labirentlerine yapılan bir yolculuktur ve bu yolculuğun merkezinde, edebiyat tarihinin en karmaşık karakterlerinden biri olan Rodion Romanoviç Raskolnikov durur. Bu analiz, onun felsefesini, iç çatışmalarını ve dönüşümünü incelemeyi amaçlamaktadır.
Raskolnikov, tarihte kan dökerek yasaları aşan büyük liderlerden (Napolyon gibi) yola çıkarak bir teori geliştirir: Olağanüstü insanlar, insanlığa ilerleme getirmek için ahlaki kuralları çiğneme hakkına sahiptir. Bu felsefeyi test etmek ve kendisinin bu "seçilmiş"lerden biri olup olmadığını anlamak için, gereksiz ve zararlı gördüğü tefeci kadını öldürmeyi bir "görev" olarak görür. Ancak planladığı gibi gitmeyen cinayet, beklediği zihinsel üstünlüğü değil, derin bir içsel parçalanma ve ıstırap getirir.
Raskolnikov'un değişimindeki en kritik figür, kendini feda eden bir günahkâr olan Sonya Marmeladova'dır. Sonya, onun tam zıttı gibidir: Teorisi yoktur, sadece inanç, merhamet ve sevgi vardır. Raskolnikov önce onun saflığına meydan okur, ancak sonunda Sonya'nın koşulsuz sevgisi ve ısrarı, onun bencillik duvarlarını yıkar. Sonya'nın verdiği İncil ve onu takip etme çağrısı, Raskolnikov için ruhsal yeniden doğuşun yolunu açar.
Raskolnikov'un hikâyesi, bir düşüş, itiraf ve nihayetinde kurtuluş hikâyesidir.
Raskolnikov, sadece bir katil değil, ideolojisinin kurbanı olan modern bir anti-kahramandır. Dostoyevski, onun şahsında, aklın putlaştırılmasının, insanı nasıl yalnızlığa ve çürümeye sürükleyebileceğini; kurtuluşun ise ancak sevgi, merhamet ve alçakgönüllü bir teslimiyet ile mümkün olduğunu gösterir. Bu derinlikli karakter analizi, bize yalnızca bir roman kahramanını değil, her insanın içinde var olabilecek iyilik-kötülük, gurur-tevazu mücadelesini anlatır.