Tecahül-i arif, sözlük anlamı olarak "bilmezden gelme" anlamına gelir. Edebi sanatlarda ise, şairin veya yazarın bir şeyi bildiği halde bilmezden gelerek, anlatımını daha etkili hale getirmesi sanatıdır. Bu sanat, genellikle bir nükte, ironi veya eleştiri amacı taşır. Amaç, okuyucunun dikkatini çekmek ve düşünmeye sevk etmektir.
Tecahül-i arif sanatına edebiyatımızdan birçok örnek bulabiliriz. İşte bazıları:
Örnek 1:
Şair: Orhan Veli Kanık
“İstanbul'da Boğaziçi'nde,
Bir garip Orhan Veli;
Veli'nin oğlu,
Tarifsiz kederler içinde.”
Açıklama: Orhan Veli, kendisinin kim olduğunu biliyor olmasına rağmen, "Bir garip Orhan Veli" diyerek bilmezden geliyor ve kendi durumunu vurguluyor.
Örnek 2:
Şair: Nedim
“Dilde gam yok iken bu sözler nedir?
Bilmem niçin gönlüm böyle dertlidir?”
Açıklama: Nedim, aslında gamın varlığını bilmesine rağmen, "Bilmem niçin gönlüm böyle dertlidir?" diyerek tecahül-i arif yapıyor ve aşk acısını dile getiriyor.
Örnek 3:
Şair: Anonim (Halk Edebiyatı)
“Gül müdür, bülbül müdür, nedir bu gelen?
Acep cennetten mi indi bu melek?”
Açıklama: Burada şair, karşısındaki kişinin güzelliğini överken, onun insan olduğunu bilmesine rağmen, "Acep cennetten mi indi bu melek?" diyerek bilmezden geliyor ve hayranlığını ifade ediyor.
Tecahül-i arif, edebiyatı daha derinlemesine anlamamıza ve metinler arasındaki gizli anlamları keşfetmemize yardımcı olur. Bu sanatı tanımak, okuduğumuz eserlerden aldığımız zevki artırır ve eleştirel düşünme becerilerimizi geliştirir.