Tevhid, İslam dininin en öz ve en temel inanç ilkesidir. Arapça "vahd" kökünden türeyen bu kavram, "birlemek, tek kılmak" anlamına gelir. Tevhid inancı, evrenin yaratıcısı, yöneticisi ve tek hakimi olan Allah'ın bir ve tek olduğuna iman etmeyi ifade eder. Bu inanç, İslam'ı diğer din ve inanç sistemlerinden ayıran en belirgin özelliktir.
İslam alimleri, Tevhid inancını genellikle üç ana kategoride inceler:
Tevhid inancının karşıtı "şirk"tir. Şirk, Allah'a ortak koşmak, O'na ait özellikleri başka varlıklara vermek anlamına gelir. İslam inancına göre, şirk affedilmez büyük bir günahtır. Tevhid, yalnızca teorik bir "bir tanrı" inancı değil; hayatın her alanında (ibadet, ahlak, hukuk, sosyal ilişkiler) bu birliği gözetmeyi gerektiren bütüncül bir yaşam prensibidir.
Tevhid inancı, Hz. İbrahim'den (a.s.) itibaren tüm hak dinlerin ortak mesajı olagelmiştir. İslamiyet, özellikle Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke'deki tebliğiyle, Arap Yarımadası'nda yaygın olan putperestliğe (şirk) karşı tevhid bayrağını açıkça dalgalandırmıştır. "Lâ ilâhe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) ifadesi, bu mücadelenin sembolü ve İslam'ın kelime-i tevhid'i olmuştur.
Tevhid, Müslüman birey ve toplum için sadece bir inanç değil, aynı zamanda bir özgürleşme ve arınma yoludur. İnsanı, her türlü sahte ilahtan (para, güç, şehvet, ideoloji) kurtararak gerçek hürriyete ve anlamlı bir hayata ulaştırmayı hedefler.
Sonuç olarak, tevhid inancı İslam'ın ruhunu, kimliğini ve dünya görüşünü şekillendiren temel paradigmadır. Bu inanç, Müslümanın dünyaya bakışını, eylemlerini ve nihai hedeflerini kökten belirleyen bir hayat prensibi niteliğindedir.