Tevriye, Arapça kökenli bir kelime olup "iki yere çekmek, iki tarafı düşünmek" anlamına gelir. Edebiyatta ise, bir sözün yakın anlamını bırakıp uzak anlamını kastetme sanatıdır. Bir kelime veya ifadenin iki farklı anlama gelebilecek şekilde kullanılması, ancak asıl kastedilenin genellikle daha az bilinen veya beklenmeyen ikinci anlam olmasıdır.
Tevriye, divan edebiyatında sıkça kullanılan bir edebî sanat (söz sanatı) olup, şairlerin zekâ ve dil hakimiyetlerini göstermek için başvurdukları incelikli bir yöntemdir. Günümüzde de mizah, reklam ve günlük konuşmalarda bilinçli veya bilinçsiz şekilde karşımıza çıkar.
1. Fuzûlî'nin Beyiti:
"Gam güni itme dil-i bîmârdan tigın diriğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra"
👉 Açıklama: "Bîmâr" kelimesi hem "hasta" hem de "ay ışığı" anlamına gelir. Şair, hasta gönülden kılıcını esirgeme derken, aslında "ay ışığını karanlık gecede hastaya vermek hayırdır" diyerek kelimenin iki anlamını da kullanmıştır.
2. Bakî'nin Beyiti:
"Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz"
👉 Açıklama: "Rûzgâr" kelimesi hem "zaman, ömür" hem de "rüzgâr" anlamındadır. Şair, ömrün neşesini ve gamını gördüğümüzü söylerken, aynı zamanda rüzgârın getirdiği baharı ve hazanı da ima eder.
Reklam Sloganı: "X Bankası, düşüncenize saygı duyar."
👉 Düşünce: 1) Fikir, 2) Faiz (Kastedilen: Faiz oranlarını düşünür) - Bankacılıkta "düşük faiz" vaadi mizahi şekilde verilmiş.
Mizahi Diyalog:
"- Neden kitap okumuyorsun?
- Gözlerim dolu."
👉 Göz: 1) Organ (gözyaşı dolu), 2) Zaman, fırsat (vaktim dolu) - İkinci anlam kastedilerek espri yapılmış.
Tevriye sanatı, dilin sınırlarını zorlamadan anlam katmanları oluşturmanın en zarif yollarından biridir. 🎨 Hem klasik edebiyatımızda hem de günlük hayatımızda karşımıza çıkan bu sanat, aslında dilimizin ne kadar derin ve çok boyutlu olduğunun da bir kanıtıdır.