Orta Asya steplerinden çıkıp, 14. yüzyılın sonlarında dünyanın kaderini değiştiren bir askeri deha ve devlet adamı: Timur. Resmi adı Timur bin Taragay Barlas olan ve Batı'da Tamerlane olarak bilinen bu hükümdar, 1336'da günümüz Özbekistan'ında doğdu. Genç yaşta geçirdiği bir savaş yaralanması nedeniyle aksak kaldığı için "Aksak Timur" veya Farsça "Timur-i Leng" (Topal Timur) olarak anıldı.
Kendisini Cengiz Han'ın mirasçısı ve İslam'ın kılıcı olarak gören Timur, müthiş bir askeri organizasyon yeteneğiyle, kısa sürede Çağatay Hanlığı'nın dağılan topraklarında güçlendi. 1370'te Semerkant'ı başkent yaparak Timur İmparatorluğu'nu kurdu. İmparatorluğu, Hindistan'dan Anadolu'ya, Volga Nehri'nden Suriye'ye kadar uzanan muazzam bir coğrafyayı kapsayacaktı.
İki büyük gücün çarpışması kaçınılmazdı. Yıldırım Bayezid, Osmanlı İmparatorluğu'nu hızla genişletiyor, Anadolu Türk beyliklerini topraklarına katıyordu. Timur ise Anadolu'ya kadar uzanan hakimiyet alanında, Bayezid'in kendisine tabi olmasını bekliyordu. İki hükümdarın gururu ve emperyal emelleri, savaşın asıl fitilini ateşledi.
Körfezi derinleştiren olaylar: Timur, Anadolu beyliklerini (Karamanoğulları, Kadı Burhaneddin Devleti kalıntıları) koruyor; Bayezid ise Timur'a sığınan bu beyleri kendisine teslim etmesini istiyordu. Karşılıklı hakaret içeren mektuplar ve sınır ihlalleri, gerilimi tırmandırdı.
Timur, ordusuyla Anadolu'ya girdi. Bayezid, İstanbul kuşatmasını yarıda bırakarak doğuya yürüdü. İki ordu, Ankara'nın Çubuk Ovası'nda karşı karşıya geldi.
Bu savaş, sadece bir meydan muharebesi değil, bir dönüm noktasıydı:
Merkezi otorite çöktü. Bayezid'in oğulları (Şehzadeler: Süleyman, İsa, Musa, Mehmed Çelebi) taht için 11 yıl sürecek bir kavgaya tutuştu. Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi geçirdi. Ancak bu süreç, devletin yeniden yapılanmasına ve kardeş katli gibi merkeziyetçi kurumların güçlenmesine zemin hazırladı.
İstanbul'un fethi yaklaşık 50 yıl ertelendi. Bizans İmparatorluğu ve Avrupa, Osmanlı tehdidinden geçici bir süreliğine kurtuldu.
Timur, Anadolu'da kontrolü ele geçirdi, beylikleri yeniden canlandırdı ve ağır bir savaş tazminatı aldı. Ancak imparatorluğu kalıcı olamadı. Timur 1405'te Çin'e yapmayı planladığı sefer sırasında öldü ve imparatorluk oğulları arasında paylaşılarak zamanla dağıldı.
Ankara Savaşı, iki Türk-İslam devletinin, henüz Haçlı tehdidi tamamen ortadan kalkmamışken birbirlerini zayıflatmasının trajik bir örneğidir. Timur, askeri dehasıyla tarihe geçmiş, ancak kurduğu devlet kendisiyle birlikte son bulmuştur. Osmanlı ise büyük bir yıkımdan, iç savaştan güçlenerek çıkmayı başarmış ve bu sayede daha sağlam temeller üzerinde üç kıtaya yayılan bir imparatorluk haline gelmiştir.
Tarih, Ankara Savaşı'nı, gücün geçiciliğini, stratejinin önemini ve büyük hedefler peşinde koşarken düşmanı iyi tanımanın gerekliliğini bize hatırlatan önemli bir sahne olarak kaydetmiştir.