Tümeller problemi, felsefe tarihinin en temel ve köklü problemlerinden biridir. Bu problem, genel kavramların (tümellerin) gerçek bir varlığa sahip olup olmadığını sorgular. Örneğin, "insanlık", "güzellik", "adalet" veya "üçgenlik" gibi kavramlar nedir? Bunlar sadece birer isim midir, yoksa zihnimizin dışında gerçekten var olan şeyler midir?
Bu tartışma, Antik Yunan filozofu Platon'un "İdealar Kuramı" ile başlamış, Orta Çağ felsefesinde ise en hararetli şekilde tartışılmıştır. Sorunun özü şudur:
Bu soruya verilen cevaplar başlıca üç ana akımda toplanmıştır.
Realizm, tümellerin (genel kavramların) zihinden bağımsız, nesnel ve gerçek bir varlığa sahip olduğunu savunur.
🎯 Özet: Realizm için "İnsanlık" kavramı, Ahmet veya Ayşe'den önce gelir ve onlardan bağımsız olarak vardır.
Nominalizm, Realizmin tam karşıtıdır. Bu görüşe göre tümeller, gerçek varlıklar değil, sadece birer isim veya sestir (nomina = isim).
🎯 Özet: Nominalizm için "İnsanlık" diye bir şey yoktur, sadece tek tek insanlar vardır ve biz onları ortak bir isimle (insan) çağırırız.
Konseptüalizm, Realizm ve Nominalizm arasında bir orta yol sunar. Bu görüşe göre tümeller, dış dünyada bağımsız varlıklar değildir (Realizm gibi) ama aynı zamanda sadece birer ses de değildir (Nominalizm gibi).
🎯 Özet: Konseptüalizm için "İnsanlık" kavramı, dış dünyada Ahmet ve Ayşe'den bağımsız var olmaz, ancak onları gözlemleyen zihnimizde oluşan gerçek bir düşüncedir.
Bu tartışma, metafiziğin yanı sıra dil felsefesi, epistemoloji (bilgi felsefesi) ve hatta modern bilimde sınıflandırma sistemlerinin temelini oluşturması açısından büyük önem taşımaktadır.