Sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından bahsederken, genellikle protein, karbonhidrat ve yağlar ön plana çıkar. Ancak vücudumuzun milyarlarca hücresinin kusursuz bir şekilde çalışmasını sağlayan, bu makro besinlerin işlev görmesine olanak tanıyan, "mikro" besinler ve hayati bir sıvıdır: Vitaminler, mineraller ve su. Bu yazıda, bu görünmez kahramanların vücudumuz için neden vazgeçilmez olduğunu keşfedeceğiz.
Vitaminler, vücutta üretilemeyen veya yeterince üretilemeyen, bu nedenle besinlerle alınması gereken organik bileşiklerdir. Enerji üretiminden bağışıklık sistemine kadar sayısız süreçte katalizör (tetikleyici) görevi görürler.
Mineraller, toprak ve suda bulunan inorganik elementlerdir. Vücudumuz onları üretemez. Kemik, diş yapısının oluşumu, sinir sinyallerinin iletilmesi, sıvı dengesi gibi yapısal ve düzenleyici işlevleri vardır.
Vücudumuzun yaklaşık %60'ı sudan oluşur. Su, bir besin ögesi olmaktan öte, yaşam için mutlak bir zorunluluktur.
Yeterli su içmemek (%1-2'lik kayıp bile) konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı ve fiziksel performansta düşüşe neden olur.
Vitaminler, mineraller ve su, birbirini tamamlayan bir üçlüdür. Örneğin, D vitamini olmadan kalsiyum emilemez, su olmadan mineraller taşınamaz. Bu mikro besinleri ve suyu yeterli almanın yolu ise renkli, çeşitli ve dengeli beslenmekten geçer. Her öğünde tabağınızı farklı renkte sebze-meyvelerle doldurmak, yeterli miktarda su tüketmek ve işlenmiş gıdaları sınırlamak, bu görünmez kahramanları vücudunuza kazandırmanın en garantili yoludur. Unutmayın, sağlık büyük adımlarda değil, bu küçük ve bilinçli tercihlerde gizlidir.