Lipitler (yağlar), organizmalar için temel makro besin gruplarından biridir. Kimyasal sindirimleri, diğer besin ögelerine göre daha farklı ve karmaşık bir süreç izler çünkü suda çözünmezler (hidrofobik). Bu ders notunda, yağların ağızdan başlayarak ince bağırsakta tamamlanan kimyasal sindirim basamaklarını enzimler, hormonlar ve safra tuzları eşliğinde öğreneceğiz.
Yağların kimyasal sindirimi, temel olarak hidroliz reaksiyonu ile gerçekleşir. Bu reaksiyonda, büyük yağ molekülleri (trigliseritler), su molekülü kullanılarak ve özel enzimler (lipazlar) aracılığıyla daha küçük birimlere parçalanır. Sindirimin ana hedefi, trigliseritleri monogliserit, serbest yağ asitleri ve gliserol'e dönüştürmektir.
📍 Ağız: Mekanik sindirim (çiğneme) dışında kimyasal sindirim gerçekleşmez. Lingual lipaz enzimi bulunsa da etkisi ihmal edilebilir düzeydedir.
📍 Mide: Mide özsuyunda bulunan mide lipazı (gastrik lipaz) az miktarda sindirim yapar. Ancak midedeki asidik pH ve yağların suda çözünmemesi, buradaki sindirimi oldukça sınırlı kılar. Sindirimin asıl ve en etkili gerçekleştiği yer ince bağırsaktır.
Yağların kimyasal sindirimi, ince bağırsakta üç önemli aktörün senkronize çalışması ile gerçekleşir:
Kimyasal sindirim değil, fiziksel sindirim (emülsiyonlaştırma) yaparlar. Karaciğerde üretilip safra kesesinde depolanan safra tuzları, yağ damlacıklarını daha küçük damlacıklara bölerek (yüzey alanını artırarak) lipaz enzimlerinin etki edebileceği hale getirir. Bu olaya emülsiyonlaştırma denir.
Pankreas özsuyu ile ince bağırsağa (duodenum) salgılanan enzimler, kimyasal sindirimi doğrudan gerçekleştirir.
Kimyasal sindirim sonucunda oluşan ürünler artık emilebilecek boyuttadır:
Bu ürünler, safra tuzları ile bir araya gelerek misel adı verilen küçük küresel yapılar oluşturur. Miseller, hidrofobik ürünleri ince bağırsak epitel hücrelerinin (enterosit) mikrovilluslarına taşır. Emilim burada gerçekleşir.
Sonuç: Yağların kimyasal sindirimi, sindirim sistemindeki organların, salgıların ve hormonların mükemmel bir iş birliği ile gerçekleşen hayati bir biyokimyasal süreçtir. Bu süreçteki herhangi bir aksaklık (safra taşı, pankreatit vb.) yağ emilim bozukluklarına ve beslenme yetersizliklerine yol açabilir.