İstanbul denilince akla gelen ilk imgelerden biri, onun "Yedi Tepeli Şehir" olarak anılmasıdır. Bu tanım, yüzyıllar boyunca şehrin kimliğini şekillendirmiş, edebiyata, sanata ve halkın hafızasına işlemiş poetik bir gerçekliktir. Peki, bu ünvan nereden geliyor ve hangi tepeler bu efsanevi yediliyi oluşturuyor?
İstanbul'un "yedi tepe" üzerine kurulduğu fikri, antik Roma kent planlamasına dayanır. Roma İmparatorluğu'nda, şehrin yedi tepe üzerinde kurulması (Roma'nın yedi tepesi) bir güç, kutsallık ve mükemmellik simgesiydi. İmparator I. Konstantin, yeni başkenti Konstantinopolis'i inşa ederken ve özellikle de I. Theodosius döneminde, bu sembolik anlamı taşıyarak şehri sur içinde kalan yedi belirgin tepe üzerinde düzenletti. Böylece İstanbul, Roma'nın mirasçısı ve onunla yarışan bir görkem kazandı.
İşte Haliç ve Marmara'ya hâkim, her biri tarihle, dinle ve gündelik hayatla yoğrulmuş o yedi tepe:
İlk ve en önemli tepedir. Üzerinde Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Sultanahmet Camii bulunur. Bizans ve Osmanlı'nın siyasi-dini merkezi olmuştur.
Çemberlitaş Sütunu ile başlayan bu tepede Nuruosmaniye Camii ve Kapalıçarşı yer alır. Ticaret ve anıtlar bölgesidir.
İstanbul silüetini taçlandıran Süleymaniye Camii buradadır. Mimar Sinan'ın "kalfalık eserim" dediği cami ile şehrin en muhteşem manzaralarından birini sunar.
Şehrin manevi kalbi. Fatih Camii ve Külliyesi bu tepenin merkezindedir. İstanbul'un fethinin anısına inşa edilmiş ve şehrin Türk-İslam kimliğinin en güçlü simgesidir.
Haliç manzarasına hâkim bu tepede, Yavuz Sultan Selim Camii ve hemen yanında eski bir Bizans kilisesi olan Kariye Müzesi (Chora Kilisesi) bulunur. Sessiz ve hüzünlü bir ihtişamı vardır.
Suriçi'nin en yüksek noktasıdır. Üzerinde Mimar Sinan'ın muazzam eseri Mihrimah Sultan Camii ve eski Kıztaşı (Markianos Sütunu) bulunur.
Yedinci ve son tepe, Kocamustafapaşa ve Çapa bölgelerine yayılır. Üzerinde Haseki Külliyesi gibi önemli yapılar vardır. Daha sivil bir yerleşim karakteri taşır.
Yedi sayısı, sadece coğrafi bir tesadüf değil, derin bir sembolizme işaret eder. Antik gelenekte yedi; mükemmellik, bütünlük ve kozmik düzeni temsil eder. İstanbul'un bu ünvanı, onun sadece bir şehir değil, bir "dünya imparatorluğu" merkezi olduğu iddiasının da bir yansımasıdır.
Günümüzde, bu tarihi tepeler modern yapılar ve yoğun şehir hayatı içinde kaybolmuş gibi görünse de, İstanbul'u anlamak isteyen herkes için bir açık hava rehberi niteliğindedir. Her biri, bin yıllık bir tarihin katmanlarını üzerinde taşımaya devam etmektedir.
Sonuç olarak, Yedi Tepeli Şehir ifadesi, İstanbul'un fiziksel coğrafyasından çok daha fazlasını, yani onun tarihsel iddiasını, estetik dramını ve kültürel hafızasını özetleyen, zamana direnen bir şiirdir. 🎭