Merhaba sevgili öğrencilerim! "Sözün Ezgisi" temasıyla ilgili bu güzel soruyu birlikte adım adım inceleyelim ve doğru cevabı bulalım. Unutmayın, her edebi sanatın şiire kattığı farklı bir güzellik var. Şimdi seçenekleri tek tek değerlendirelim:
- A) Teşbih: Teşbih, iki farklı şeyi ortak bir özellik üzerinden benzetmektir. Örneğin, "Aslan gibi güçlü" ifadesi bir teşbihtir. Şiirde anlamı zenginleştirse de, ses uyumunu doğrudan güçlendirmek için en sık başvurulan yöntem değildir.
- B) İstiare: İstiare, bir kavramı başka bir kavramla, benzetme amacı güderek değiştirmektir. Teşbihe benzer ancak benzetme unsurları belirtilmez. Örneğin, "Güneş gibi parlıyordu" yerine sadece "Güneş parlıyordu" demek istiare olabilir. Ses uyumundan ziyade anlam derinliği katar.
- C) Aliterasyon: Aliterasyon, bir dizede veya mısrada aynı ünsüz harfin veya sesin tekrar etmesidir. Bu, şiire müzikal bir etki verir ve sesin ezgisini güçlendirir. İşte bu tam da aradığımız şey! Örneğin, "Sessiz sular süzülür" dizesinde "s" sesinin tekrarı aliterasyondur.
- D) Mecazımürsel: Mecazımürsel, bir sözcüğün benzetme amacı olmadan, ilgili olduğu başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. Örneğin, "Ocağı tütmüyor" derken "ev" yerine "ocak" kullanılması mecazımürseldir. Anlam ilişkisi kurar ancak ses uyumuyla doğrudan ilişkili değildir.
- E) Kinaye: Kinaye, bir sözü doğrudan söylemek yerine, dolaylı yoldan anlatmaktır. Örneğin, "Eli açık" demek yerine "Cebinde akrep beslemez" demek kinayedir. Anlamı derinleştirir ancak ses uyumuna doğrudan bir etkisi yoktur.
Gördüğümüz gibi, şairin ses ve anlam ilişkisini güçlendirmek için en sık başvurduğu edebi sanat aliterasyondur. Çünkü aliterasyon, sesin tekrarıyla şiire müzikal bir hava katar ve sözün ezgisini belirginleştirir.
Cevap C seçeneğidir.