Soru:
Emile Durkheim, dinin özünün toplumun kendisini kutsal semboller aracılığıyla tanıması ve kutlaması olduğunu savunur. Ona göre, dini ayinler sırasında yaşanan kolektif coşku (collective effervescence), bireyleri birbirine bağlar ve toplumsal bağları güçlendirir. Bu yaklaşım, din kurumuna ilişkin hangi teorik perspektife aittir?
- A) Çatışma Teorisi
- B) Yapısal İşlevselcilik
- C) Sembolik Etkileşimcilik
- D) Feminizm
- E) Rasyonal Seçim Teorisi
Çözüm:
💡 Bu soru, din sosyolojisindeki temel teorik yaklaşımları ve Emile Durkheim'ın din anlayışını bilmemizi istiyor.
- ➡️ Birinci adım: Durkheim'ın açıklamasına odaklanalım. Dinin, toplumsal dayanışmayı ve birliği sağlamak gibi bir işlevi olduğunu vurguluyor.
- ➡️ İkinci adım: Teorileri hatırlayalım. Yapısal İşlevselcilik, toplumsal kurumların (din gibi) toplumun istikrarını ve düzenini sağlamak için nasıl işlev gördüğünü inceler. Dinin toplumsal bütünleşme işlevi, bu yaklaşımın temel argümanlarındandır.
- ➡️ Üçüncü adım: Diğer seçenekleri eleyelim. A) Çatışma Teorisi dinin toplumsal eşitsizliği meşrulaştırdığını savunur. C) Sembolik Etkileşimcilik dini sembollerin günlük etkileşimlerdeki anlamlarına odaklanır. D) Feminizm dini, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir aracı olarak görür. E) Rasyonal Seçim Teorisi dini tercihleri bireysel fayda-maliyet analizine dayandırır.
✅ Sonuç: Durkheim'ın din anlayışı, dinin toplum için birleştirici işlevine vurgu yaptığı için Yapısal İşlevselcilik perspektifine aittir. Doğru cevap B'dir.