İslam'da adalet, her şeyin yerli yerinde olması, hakkaniyetin gözetilmesi ve zulmün önlenmesi anlamına gelir. Adalet, sadece hukuksal bir kavram değil, aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur. İslam'a göre adalet, bireysel ve toplumsal huzurun temelidir.
Kur'an-ı Kerim'de adalet kavramı birçok ayette vurgulanır ve Müslümanlar adaleti gözetmeye teşvik edilir. Örneğin, Nisa Suresi'nde şöyle buyrulur:
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan ve kendiniz, ana babanız ve akrabanız aleyhinde olsa bile Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettiğiniz kimseler) zengin olsunlar, fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyarak adaletten sapmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğip bükerseniz veya (şahitlikten) çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa, 4/135)
Adalet, toplumun huzur ve güven içinde yaşamasını sağlar. Adaletin olmadığı bir toplumda, insanlar birbirine güvenmez, hakları ihlal edilir ve huzursuzluk baş gösterir. İslam'a göre adalet, sadece bu dünyada değil, ahirette de önemlidir. Allah, adil olanları sever ve onlara mükafat verir.
Günümüzde adalet, küresel bir sorun haline gelmiştir. Birçok ülkede adaletsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık yaygındır. Müslümanlar olarak bizler, adaletin tesis edilmesi için çaba göstermeli, haksızlıklara karşı durmalı ve mazlumların yanında yer almalıyız.