Bu konu, toplumların işleyişini ve çöküş nedenlerini inceleyen sosyolojik bir yasayla ilişkilidir. Adaletin olmadığı toplumların yok olması durumu, genellikle Ünlü düşünür İbn Haldun'un temelini attığı "Asabiye" ve "Umran İlmi" (Toplum Bilimi) çerçevesinde ele alınır.
İbn Haldun, Mukaddime adlı eserinde toplumların doğuşunu, yükselişini ve çöküşünü bir yasa (sosyolojik kanun) gibi açıklar. Ona göre:
İbn Haldun'a göre, bir toplumda adalet yok olduğunda, insanlar arasındaki güven ortadan kalkar. Güven olmayınca da toplumu bir arada tutan asabiye zayıflar. Zayıflayan dayanışma ruhu, toplumu içten içe çürütür ve sonunda o toplum ya da devlet, ya kendi içinde dağılır ya da dışarıdan gelen bir tehdide karşı koyamayarak yok olur.
Adaletin olmadığı bir toplumda şu sorunlar kaçınılmaz hale gelir:
Dolayısıyla, "Adaletin olmadığı toplumların yok olması" ifadesi, İbn Haldun'un ortaya koyduğu ve daha sonra birçok düşünür tarafından da desteklenen sosyolojik bir yasadır. Bu yasa, bir toplumun sağlıklı kalabilmesi için adaletin, tıpkı su ve hava gibi, vazgeçilmez bir unsur olduğunu gösterir. Tarih boyunca birçok büyük imparatorluğun çöküş nedenleri incelendiğinde, bu yasanın somut örneklerini görmek mümkündür.
💡 Özetle: Adalet, toplumun temel direğidir. Bu direk zayıfladığında, tüm yapı eninde sonunda çökmeye mahkumdur. Bu, sosyolojinin en temel yasalarından biridir.