Organik kimyanın temel yapı taşlarından olan alkanlar, "parafinler" olarak da bilinir ve bu isim Latincede "az ilgi" anlamına gelen parum affinis'ten gelir. Bu ismin hikayesi, aslında onların kimyasal karakterini özetler: Oldukça az reaktiftirler. Peki, alkanları bu kadar "ilgisiz" ve kararlı kılan şey nedir? Cevap, "doymuş yapı" kavramında gizlidir.
Alkanlar, genel formülü CnH2n+2 olan hidrokarbonlardır. "Doymuş" olarak adlandırılmalarının nedeni, karbon atomlarının birbirleriyle yalnızca tekli bağ (sigma bağı - σ) yapmasıdır. Bu durumda her karbon atomu, mevcut bağ yapma kapasitesini (4 değerlik elektronunu) maksimum şekilde ve tekli bağlarla kullanmış olur. Yani, moleküle daha fazla hidrojen eklenemez; "hidrojen bakımından doymuştur".
Alkanlardaki C-C ve C-H bağları, atom orbitallerinin baş başa örtüşmesiyle oluşan sigma bağlarıdır. Bu bağlar:
Organik tepkimelerin çoğu, elektronca zengin (nükleofil) veya elektronca fakir (elektrofil) bölgeler arasında gerçekleşir. Alkanlarda ise:
Alkanların tepkimeleri (örneğin halojenlerle yer değiştirme tepkimesi) radikal mekanizması ile ilerler. Bu tepkimelerin başlayabilmesi için, apolar C-H bağının homolitik olarak kırılması gerekir (her bir atoma birer elektron kalacak şekilde). Bu kırılma, yukarıda belirtilen yüksek bağ enerjisi nedeniyle çok zordur ve tepkimenin olabilmesi için çok yüksek bir aktivasyon enerjisi (\(E_a\)) aşılmalıdır. Bu da genellikle ısı (termal enerji) veya ışık (foton enerjisi) gibi bir dış enerji kaynağı gerektirir.
Girmez diye bir şey yok! Ancak tepkimeleri sınırlıdır ve yüksek enerji gerektirir. Başlıca tepkimeleri şunlardır:
Alkanların "tepkimeye girmez" gibi düşünülmesi, onların alken, alkin veya fonksiyonel grup içeren bileşiklere kıyasla çok daha az reaktif ve nötr olmalarındandır. Bu kararlılık ve inertlik, güçlü sigma bağlarından, apolar yapılarından ve reaktif bölge eksikliklerinden kaynaklanır. Bu özellikleri, onları yakıt ve çözücü olarak kullanımda güvenli kılar, ancak tepkimeye sokmak için özel şartlar gerektirir.