22 Haziran 1919'da, Amasya'da yayınlanan bir genelge, Türk milletinin kaderini değiştirecek bir sürecin başlangıcı oldu. Amasya Genelgesi, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından işgal edilen vatan topraklarında, dağılmış bir ordu ve umutsuz bir halk için bir direniş çağrısı niteliğindeydi. Bu belge, sadece bir bildiri değil, aynı zamanda ulusal egemenlik fikrinin somutlaştığı ve Kurtuluş Savaşı'nın yol haritasını çizen temel metinlerden biriydi.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında, ülkenin durumu kritikti. İstanbul Hükümeti işgale boyun eğmiş, Anadolu'da ise direniş hareketleri dağınık ve örgütsüzdü. Mustafa Kemal, Havza'dan sonra Amasya'ya geçti ve burada Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy ile bir araya gelerek tarihi bir karar aldı. Ortak imzalı bu genelge, tüm askeri ve sivil makamlara ulaştırılmak üzere hazırlandı.
Genelge, altı maddeden oluşan kısa ancak çok güçlü bir içeriğe sahipti. Her madde, milli mücadelenin felsefesini ve stratejisini ortaya koyuyordu:
Bu ilk cümle, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. İstanbul Hükümeti'nin işgallere kayıtsız kalışını eleştirerek, milletin kendi geleceğini kendisinin belirlemesi gerektiğini vurguladı.
Bu madde, İstanbul'daki otorite boşluğuna dikkat çekerek, Anadolu'da yeni bir irade ve örgütlenmenin zorunluluğunu ilan etti.
Belki de genelgenin en önemli maddesi! Bu ifade, ulusal egemenlik ve kaderini tayin hakkı ilkelerinin somut ifadesiydi. Kurtuluşun dışarıdan bir güçle değil, milletin kendi iradesiyle gerçekleşeceğini belirterek, milli mücadelenin felsefi temelini attı.
Bu madde, Sivas'ta toplanacak olan ulusal kongre fikrinin ilk adımıydı. Tüm illerin temsilcilerini bir araya getirecek bir meclisin kurulması öngörülüyordu.
Kongreye katılmak üzere her ilden üç temsilcinin seçilerek hemen yola çıkması isteniyordu. Bu, Türkiye'nin dört bir yanından gelen temsilcilerin oluşturacağı meşru bir meclisin habercisiydi.
İşgal güçlerinin ve İstanbul Hükümeti'nin baskısından korunmak için alınan pratik bir önlemdi.
Amasya Genelgesi, Milli Mücadele'nin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. İşte bu önemli rolünü ortaya koyan temel faktörler:
Genelge, padişah ve halifenin otoritesine karşı, milletin kendi kaderini belirleme hakkını savundu. "Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ifadesi, Cumhuriyet'in fikri temellerinden biri oldu.
Genelge, İstanbul Hükümeti'ni açıkça eleştiriyor ve Anadolu'da yeni bir siyasi otoritenin kurulması çağrısında bulunuyordu. Bu nedenle, bazı tarihçiler tarafından bir "ihtilal bildirisi" olarak değerlendirilir.
Mücadelenin dağınık yerel direnişler yerine, tüm yurdu kapsayan örgütlü bir milli hareket şeklinde yürütülmesi gerektiğini ortaya koydu. Sivas Kongresi'ne giden yol bu genelgeyle açıldı.
İstanbul'un otoritesinin dışında hareket edileceği ilan edilerek, Anadolu'da alternatif bir siyasi merkez oluşturulmasının ilk adımı atıldı.
Genelgede öngörüldüğü gibi, önce Erzurum (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919), ardından Sivas Kongreleri (4-11 Eylül 1919) toplandı. Bu kongreler, TBMM'nin ve modern Türkiye'nin kuruluşuna giden yoldaki en önemli adımlardı.
Amasya Genelgesi, hem İstanbul Hükümeti hem de işgal güçleri tarafından büyük bir tehdit olarak algılandı. İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'yı görevden aldı ve tutuklanması için emir çıkardı. Ancak bu hamle, tam tersi bir etki yaratarak Mustafa Kemal'in sivil bir lider olarak milli mücadeleye devam etmesine yol açtı.
Anadolu'da ise genelge, büyük bir umut dalgası yarattı. Dağınık haldeki yerel direniş örgütleri, tek bir çatı altında toplanma fikrine ısındı ve Sivas Kongresi'ne katılmak üzere hazırlıklara başladı.
Amasya Genelgesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin ilk somut belgesidir. Genelgede vurgulanan milli egemenlik, milletin kendi kaderini tayin hakkı ve tam bağımsızlık ilkeleri, Cumhuriyet'in temel değerleri olarak benimsendi. 1921 Anayasası'nda ve nihayetinde 1924 Anayasası'nda bu ilkeler somutlaştı.
Bugün Amasya'daki Saraydüzü Kışlası'nda bulunan Amasya Tamimi Anıtı, bu tarihi olayın hatırasını yaşatmaktadır.
Amasya Genelgesi, Türk milletinin en zor koşullarda bile özgürlük ve bağımsızlık iradesinden vazgeçmeyeceğinin kanıtıdır. Sadece askeri bir direniş çağrısı değil, aynı zamanda modern, demokratik ve bağımsız bir devlet kurma iradesinin ilanıdır. Kurtuluş Savaşı'nın başarıya ulaşmasında, bu genelgeyle çizilen stratejik yol haritasının payı büyüktür. Amasya Genelgesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgeleri arasında, milli iradenin ilk ve en güçlü sesidir.